SON DAKİKA
SON DAKİKA


Usta ressam ve çırağı!
7.04.2020

 
Ülke olarak belki de son yıllarda hiç olmadığımız kadar zor bir dönemden geçiyoruz.

İki ay öncesine kadar evinizden çıkamayacaksınız, şehirlerin giriş çıkışları kapatılacak, her an korku içinde yaşayacaksınız denilse, herhalde hepimize abartı gelirdi.

Sadece ülkemizde değil dünyada koronavirüs dışında bir gündem ne yazık ki yok.

Her akşam adeta yüreğimiz ağzımızda kaç kişinin daha hayatını kaybettiğini, salgının ne kadar arttığını takip ederken, korkumuz da gün geçtikçe artıyor.

Bir taraftan da Türkiye’nin konuştuğu Prof. Dr. Ercüment Ovalı başta olmak üzere bilim insanları salgına çare olmak adına çalışmalar yürütüyor.

Ülkenin ünlü bir ilaç firması, koronavirüs hastalarının tedavisinde kullanılan sıtma ilacını Türkiye'de üreterek Sağlık Bakanlığı'na ücretsiz olarak teslim etmeye başladı.

Yine ülkenin önemli hekimleri televizyon programlarıyla, gazeteler yoluyla halkı bilgilendirmeye çalışıyor.

Gelin görün ki insan sağlığı için canla başla çalışan bilim insanlarını bile oturdukları yerden eleştirebilen bir kesim var.

Konu ne olursa olsun sadece eleştirmeyi kendilerine görev edinmiş bu kişiler, uzmanların anlattıklarını bile hafife alıyor, uygulamıyor ya da beğenmiyorlar.

Bu gelişmeler üzerine aklıma gelen, uzun zaman önce okuduğum ve çok beğendiğim, bizi biraz da olsa gündemden uzaklaştıracak bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
***

Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış.

Büyük usta çırağına “Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş. “Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.

 Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.

Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma ve asla bilmeyenle tartışma.”

***

Bu kısa anonim hikaye aslında ne çok şey anlatıyor değil mi?

Sadece bu süreçte değil hayatın her alanında bu tür insanlarla karşılaşmıyor muyuz?

Sözün özü; Bilmediği bir konuda bile herkesten çok bildiğini zannedenlerden iş düzeltmeye gelince hikayedeki gibi dokunulmamış bir resim kalıyor geriye…

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap