Gerçekten anlamıyorum bu Atatürk düşmanlığını. İnternet sayfalarında, bazı gazetelerde bazı insanların beyanları, beni şaşırtıyor. Atatürk’e karşı saygısızlık tohumlarını ekenler bu yaklaşımla neyi elde edecekler acaba?

Atatürk,”Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır, ama TC ilelebet payidar kalacaktır,” diyen insandır. Kendini ölümsüzleştirmemiştir ki kendisini insanüstü bir varlık göstermemiştir ki ondan neden bu kadar korkuyorlar?

Cumhuriyet’in onuncu yılında pankartlar hazırlanırken onun hoşuna gidecek söylemlere yer verilmişti. O, kendisini övücü, insanüstü varlık gibi göstermeye çalışılan yazıların tümünün üstünü çizmiş ve kendisi bir cümle yazmıştır. “Atatürk de bizden birisidir.” Bu kadar kendine güvenen ve kendisi ile barışık olan bir lidere neden saldırırlar?

Bence bu insanlar, cumhuriyet rejimini sevmiyorlar. Laik bir toplumun varlığını istemiyorlar. Doğal olarak Cumhuriyet’imizin ve laikliğin simgesi olan kişiye saldırmalarının altında yatan gerçek budur.

Aslına bakılırsa bu yaklaşım, 1850 yıllarından beri var. Batı ve Doğu kavramları hep tartışılmıştır. Çünkü Batı, bilimi, özgürlüğü, kalkınmayı simgeler. Fende, sanatta, ekonomide, yönetimde çağdaş olmayı hedefler. İnsanın insana kulluğunu kabul etmez. Çünkü insanın ancak Allah’ın kulu olduğunu benimser.

İşte Osmanlı dönemindeki Islahat hareketlerine düşman olanlar kimlerse, bugün de onların torunları aynı kafanın devamıdırlar. Ama bilmezler ki Dünya tersine dönmüyor.

Gelişmiş ülkelere dikkat edelim. O devletlerin kurucularına kimse düşman değildir. Çünkü Atatürk gibi o kurucu liderler de uluslarının varlığını ve devamını sağlamışlardır. O nedenle liderlerine saygı gösterir ve şükranlarını her ortamda söylemekten gurur duyarlar. Çünkü toplumun liderini yok etmek demek o toplumu yok etmektir.

Ne yazık ki yarasalar gibi ışıktan korkan kafalar ,ülkesine, ulusuna ışık olan Atatürk’e ve arkadaşlarının aydınlık beyinlerine karşıdırlar. Ama kime güvenirlerse güvensinler, nereden güç alırlarsa alsınlar bu beyindeki insanlar geleceğimizi yok edemeyecekler. Çünkü bu ülkenin en az yüzde sekseni aydınlık yolun yolcusudur. Atatürk Türkiye’sinde siyasal partilere oy verenlerle Atatürk’e saygı duyanlar aynı şey olmadığını iyi bilmek gerekir. Çünkü Atatürk duygusunu yaşayan bu toplum, küçük bir tehlike karşısında bütün olur ve o azınlık geri kafalıları tükürükleri ile boğarlar.

Kurtuluş Savaşı’na katılan ve geçenlerde Hakka kavuşan bir gazimizi diyordu ki:” Biz yalnız Yunan Gâvuru ile savaşmadık. Padişahtan yana olanlarla, ülkeyi başkalarına peşkeş çekmek isteyenlerle, çetelerle, dini kullananlarla da savaştık.”

Bu savaş bitmedi. Aradan bir asır geçmesine karşın dışarıdan kiralık tutulan kişilerle iç huzursuzluk devam ediyor. Ne yazık ki bugünkü yönetimden de ses çıkmıyor.

Bu ülkenin tarihini bilmeyen kişiler, tarihi gerçekleri saptırmak istiyor. Bu ülkenin tapusu olan Lozan Antlaşması’nı küçümsemeye çalışan beyinler gerçeklerimizi başka yöne çekmenin peşindeler. Bu kişiler, ülkemizin kalkınmasını istemeyen, iç huzuru bozmak isteyen işbirlikçilerdir.

Üretime dönük politikaların önünü kesmek isteyenler, dışa bağımlı duruma getirip kendi ceplerini doldurup ama ülkeyi bağımlı hale getirmek isteyenler Atatürk’e karşıdırlar.

Unutmasınlar ki çakçak başı gözünü kırar değirmen bildiğini öğütür.