Arkadaşını
tanımak için onunla yolculuk edeceksin. Yemekte, oyunda hatta zor bir olayda
birlikte olacaksın. Siyasetçileri tanımak için de seçimleri bekleyeceksin.
Çünkü insan kimliği çıkar karşısında su yüzüne çıkar.
Oy toplamak için her türlü yöntemi deneyen ve
yalanı yanlışı toplumun önüne koyan siyasetçinin kimliği, art niyeti seçimde
hemen kendini gösterir. Ayrıştırma, kavga ile toplumun karşısına çıkan kişinin,
bilinçli toplumlar hemen siyasi yaşamını sonlandırırlar.
Ben 76
yaşında bir bireyim. Kendime göre sorgulayan, yazan, çizen ve toplumun
sorunlarını izleyen biriyim. Ülkemi, insanımı çok seviyorum. Ülkemin çağdaş toplum
olmasını çok isteyen birisiyim de. Demokrat partiden bugüne kadar siyası yaşamı
ve dalgalanmaları yaşadım. Ulusal birlik, insanlık ve vatandaşlık kimliğinin bu
kadar ayaklar altına alındığını bu seçime kadar görmedim ve yaşamadım da. Abuk
sabuk konuşmalarla toplumun gerilmesini isteyen bir siyasi anlayışı hiç
yaşamadım. Oturdukları makamların taşıdıkları sıfatların yıpranmasına dikkat
edilmediğini hiç görmedim.
Hz.
Ali’ye sormuşlar:”Devletin dini olur mu?” Çok güzel bir yanıtı vardır o büyük
insanın. “Devletin dini adalettir. Bir ülkede adalet yoksa din de yoktur.”
Bence de ulusumuzun inançları ile uğraşacağına, meydanlarda, salonlarda
Cennet’e bilet keseceğine önce topluma adalet getirsek, ayırım yapmadan toplumu
bütünleştirsek daha iyi olmaz mı? “Mahkeme kadıya mülk değildir.” Özlü sözümüz
iktidar koltuklarında oturan insanlar için bir uyarı niteliğindedir. Siyasetçi
öyle davranmalıdır ki koltuğu bıraktığında sokağa çıkacak yüzü olmalıdır.
Hele bir siyasi
kişinin bir partiden diğer partiye koşmasını ve dün ağza alınmayacak olumsuz
sözler söylediği partiye, bugün övgüler sıralamasını gerçekten anlayamıyor ve
içime sindiremiyorum. Bu yaklaşım,
tutarlı ve kimlikli insanların becereceği iş değildir.
Yerel seçimlere bir haftadan az zaman kaldı. Bir bitse komşusunu
komşusuna, ülkemizde yaşayan farklı kimlikteki insanları birbirine düşman eden
söylemlerden bir kurtulsak ve bir oh çeksek. Bu nihayet bir yerel seçim.
Ülkenin var olma veya yok olması gibi bir referandum değil. İnsanlar, kendi
yöneticilerini seçecekler. Seçtikleri insanlardan köylerine, kentlerine olumlu
hizmetler bekleyecekler. Seçilen insana, önem verecekler ve sorunlarını o
insana taşıyacaklar.
Ben bu yaşıma geldim, inanınız bu kadar itişen kalkışan
liderle hiç yaşamadım. Toluma götürecekleri hizmetleri konuşmuyorlar. İktidar
geçmişin olumlu olumsuz hesabını vermiyor. Yapılan tek şey birbirlerinin
kişiliklerine hakaret etmek ve tehdit etmek. Bu yaklaşımlardan toplum usandı
onun için seçimin bir an önce bitmesini istiyor. “Kasap et derdinde, keçi can
derdinde” diye sözümüz bugünün siyasetçileri için söylenmiş gibi. Toplumun
büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşıyor. Temel ihtiyaç maddelerinin
ederleri almış başını gidiyor. Çözüm var mı? Yok.
Oy, yurttaşın yaşam hakkının göstergesidir. Demokrasiye
katılım aracıdır. Oy namustur. Kendimize değil, ülkemize hizmet
değerlendirmesidir.
Ülkemize hayırlı olsun.