SON DAKİKA
SON DAKİKA


Çağa uygun eğitim
20.01.2022

Çağımızda, okulları bilgi yükleyen kurumlar olarak görmek, öğrencilerin okuldan soğumasına neden olmaktadır. Yeni nesil, kuru bilgileri dinlemekten çok, görmek, yaşamak istiyor. Okullardan, her şeyi bilen insan yerine, iyi düşünen, iyi iş yapan, soran, soruşturan insanlar yetiştirilmesi isteniyor. Çağın gereklerini yerine getiremeyen uluslarda, bir zaman sonra çöküş başlıyor. Bizde de bu yapılanmanın acısı çekilmektedir. En azından bu dönemlerde siyasilerin; eğitimle, bilimle, teknolojiyle uğraşanlarla iş birliği yapması ülkenin ve ulusun hayrına olur. Çünkü çağın gereklerine ancak ve ancak çağdaş eğitim alan insanlarla ulaşılır. Bu arada, yaşları ne olursa olsun, çağın eğitiminde güzel sanatların önemi de azımsanmamalıdır. Bildiğimiz kadarıyla güzel sanatlar, insanların yaşamlarını keyiflendirir. Çünkü güzel sanatlardan müzik, insan yaşamının duygusal derinliklerine iner. İşte, mutlu toplum yaratmak için okullarımızda müziğin gizemleri, bilimsel çalışmalarla öğrencilere verilmelidir.

Yüzyıllar öncesinden başlayarak zamanımıza gelene kadar türlü örneklerle süslenmiş güzel sanatlar, çağımızın da olmazsa olmazıdır. Tiyatro, resim, müzik, dans gibi, toplumu güzelleştiren çalışmalara okullarımızda gereken önem verilmelidir. Unutulmamalıdır ki toplumların gelişimi, paradan çok, kültürel, bilimsel başarılarla sağlanmıştır. Çünkü kültürel kazanımlar, yaşamımıza renk katmıştır ve katacaktır. Sorgulama yeteneği gelişmiş toplumlar, sosyal yaşamlarında da birbirlerine saygı gösterirler. Akort edilmiş  çalgı aleti topluluğu gibi toplumda uyum sağlarlar. Görerek yaşayarak ve uygulayarak gelişen çocuklarımız ve gençlerimiz, hayal kurarlar,  güzeli, çirkini sorgularlar ve yaşamlarına olumluyu katarlar. İyi niyetli düşünecek olursak, 1-3 Aralık 2021 tarihinde toplanan 20. Milli Eğitim Şurası, yukarıda belirtmeye çalıştığım güzellikleri belki aramıştır, ancak başarılı olamamıştır. Çünkü şuranın ana konusu; düşünme, iş yapabilme becerisine sahip, soran, sorgulayan, çağı anlayabilen, yaratıcı nesilleri nasıl yetiştiririz yaklaşımı olmalıydı ama olmadı, olamadı. Belirtmeye çalıştığım gibi çocuklarımızın beyinlerine sürekli bilgi yığmak yerine, bilgiyi yaşama uygulayacak, düşünmeyi öğretecek yaşam okuluna gereksinimimiz vardır. Ne yazık ki şurada, bu konuda bir çalışma olmadı.

Çağımız, düşünme, değişim çağıdır. Yeni bilimsel, teknolojik ve sanatsal çalışmalar,  geçmişte öğrendiğimiz bilgileri,  alt üst etmektedir. İnsanlık, böyle bir çağdan geçerken biz, 1980’lı yılların eğitim biçimiyle öğretim yöntem ve anlayışıyla yola devam etmek istersek elbette ki beraberinde sorunlarla karşılaşırız. Çünkü o günün koşulları çok gerilerde kaldı. Çocuklarımız ve gençlerimiz, sorduğumuz sorunun yanıtını telefonundan birkaç saniyede bulabilmektedir. Bu da gösteriyor ki çocuklarımızı, dört duvar arasına sıkıştırmak ve kara tahta başında beyinlerine bilgi aktarmak zamanı geçti. Bu oluşum, öğrencilerimizi okuldan soğutmaktadır. Yeni kuşaklar, kuru bilgiler dinlemekten çok, görmek, yapmak, yaşamak istiyorlar. Kısaca şuradan, çağın beklentisi çıkmadı. Şuraya belirli siyasal görüş damgasını vurdu. Tek tip, tek model insan yetiştirmek gayreti esas alındı. İyi iş yapan, iyi analiz eden, soran, sorgulayan gençler yerine evet efendimci nesil yetiştirme amaçlandı. Papağan gibi ezberleyen insanlar yetiştirmek, etken insan yerine edilgen insan oluşturmak amaçlandı gibi. Eğitimimiz, Milli (Ulusal) çağdaş, çok yönlü düşünen, yaratıcı insanlar yetiştirmek için vardır. Aksi halde bu ülkeden çok beyin göçü olur. Ne dersiniz?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap