Öğrencilerimiz
yarıyıl tatili dinlenmesinde. Annelerine babalarına dört aylık bir eğitimin
sonuçlarını götürdüler. Öğrencilerimizin kimisi evlerine mutlu gitti, kimisi
ise hüzünlü. Ama dört aylık eğitim-öğretim bu çocuklara özellikle lisedeki
gençlere ne kazandırdı? Sorusunu irdelemek de yarar var.
Klasik
eğitim devri gelişmiş ülkelerde çoktan kapandı. Beyinlere doldurulan ama
yaşamında hiçbir yararı olmayan bilgileri, iyi ezberleyen öğrenci karnesine
iyi notlar getirmiş olabilir ama yaşamına katkısı ne kadardır?
Bilgisel
odaklı liselerden mezun olan öğrencilerimizin çoğu üniversitelere giremiyor
veya girse bile mezun olunca işsiz kalıyorlar. Yaşamlarından giden zaman, özel
kurslarda ve üniversitede harcanan paralar da bu işin başka boyutu oluyor.
Görülüyor ki bugünkü eğitim sistemi zamanını tamamlamış ve kapısına da koskoca
kilit vurmuştur.
Bizim
zamanımızda geçerli yabancı dil Fransızcaydı. O zamanlar Fransızca öğretmeni
bulmak zordu. Onun için derslere ya kaymakam veya biraz dil bilen birisi
girerdi. Şimdi her dilden yeteri kadar öğretmen var ama dil öğrenen de yok
gibi. Bunun yanında Anadolu Liselerinden yabancı dille eğitim kaldırıldı; ama
neden?
Okulların
adı değiştiriliyor. Klasik liseler kaldırılıyor, yerine süper liseler
konuluyor. Onlar kaldırılıyor Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, Kolej adlarıyla
okullar açılıyor. Güzel de işlevleri ve verdikleri eğitim aşağı yukarı aynı.
Okullara
giriş sisteminin değiştirilmesinin mantığını anlayamıyorum. Yaz boyu veliler
tedirgin, öğrenciler belirsizlik içinde kalıyor. Hangi tür okula ve neredeki
okula gireceğini bilememekte ve koskoca
yaz tatili bu ruh haliyle bitiyor ,sonuç
mu ? Karmakarışıklık.
Ders
programları yaz- boz tahtası oldu. Bazen gereksiz dersler programlara
yerleştiriliyor öğrencileri bilgi hamalı yapılıyor. Bazen insafa gelinip
dersler azaltılıyor. Bu kararsızlık içinde öğrenci ne yapacağını bilemiyor ve
hem eğitim sistemine güvenmiyor hem de kendine. Bakanlığın tepesinden en küçük
birimine kadar bilgi donanımlı geleceği görebilen insanlar
yerleştirilmediği ve MEB siyasal kurum
halinden kurtarılmadığı sürece biz çok
daha yaz-boz oyununu oynamaya devam ederiz. Ama yazık oluyor çocuklarımıza,
gençlerimize bu arada ülkemize.
Bizim
zamanımızda var olan ”Sanat Enstitüleri” ad değiştirildi ve Sanat Liseleri
oldu. Mesleki okullardan mezun olanlar kendi dallarındaki yüksek okullara
gidebiliyorlardı. Bir sanat Enstitüsü mezunu genç, ya tekniker okuluna ve
Teknik Yüksek Öğretmen Okuluna gidebiliyordu. Öğretmen Okulu, İmam Hatip
Okulu , Ticaret Lisesi çıkışlı
öğrenciler de kendi dallarındaki yüksek okullarda okuyorlardı. Sonra adları
değiştirildi hepsinin sonuna “Lise” adı eklendi. Bu öğrenceler de tıpkı klasik
lise çıkışlı öğrenciler gibi üniversitelere girme hakkına kavuştular. Güzel de
bilgi donatımı eşit olmayınca bu gençlerin umutları umutsuzluğa dönüşür oldu.
Hâlbuki bu gençler, okullarında ”İş vasıtasıyla iş için eğitim” alıyor ve
okullarından mezun olunca kendi alanlarında iş buluyorlardı.
Ya şimdi?