Bu salgın hastalığın şakası yok. Beye, paşaya;zengine, fakire bakmıyor yakaladığının canına okuyor. Bu gidişe göre de birçok insanın sonu olacak gibi.
Bence geç kalınmış bir çaba var dünyada. Çin’de ortaya çıktığında korunma, tedavi gibi oluşumlara zamanında çare aransaydı sanıyorum ki insanlık bu kadar ölüm olayı ile karşılaşmazdı. Bana ne Çin’deki hastalıktan diyenler de oldu. Çin’in ekonomik yönden dışa açılmasından rahatsız olan ülkeler bu gidişten mutlu da oldular.
Bizim güzel bir özlü sözümüz vardır.”Komşunun karnı ağrırken sen de karnını tutacaksın.”diye. Ama gelişmiş ülkeler, bırak karnını tutmayı komşunun hastalığını duymazdan geldiler. Ülkeleri yönetenlerin acımasızlıklarını ve hatalarını insanlar ve insanlık ödüyor.
Evet, evden dışarı çıkmıyoruz. Evlerimizde tüm kurallara uyuyoruz. Ama belli ki yüzde yüz yeterli olunamıyor. Ülkemizde bugün itibariyle olay sayısı 13.531 oldu. Yine 01 Nisan tarihine göre ölü sayımız ise 214’e yükseldi.
Bu ilerlemede devletten çok biz insanların payı fazla gibi. Televizyon kanallarında alınan uygulamalara uymayan yüzlerce insanı izliyoruz. Bu sorumsuz insanların yaptıkları hataları ya evindeki kişiler veya taşıyıcı olarak sokaktaki insanlar çekiyor.
Donkişot olup yel değirmenlerine saldırmak kahramanlık ve yüreklilik değildir. Bu bal gibi sorumsuzluk ve cahilliktir. İzlemişsinizdir veya gazetelerden okumuşsunuzdur. İstanbul’da ,sabah 6.00’da 40-50 kişilik bir grup metrobüse doluşuyorlar. O güzergâhta çalışan deneyimli şoförler bu olay karşısında şaşırıyorlar. Bu ne Allah aşkına? Siz kimsiniz, kim tarafından yönlendirdiniz ve kime karşı? Bu olay bir siyasi girişimse böyle siyaset olmaz olsun.
Siyaset toplumsal düşüncedir ve harekettir. Kendi düşünceleri doğrultusunda toplumunu daha ileriye ve güzele götürmektir. Ama yasaklara rağmen 40-50 kişi bir araya geliyorsa veya getiriliyorsa bu siyaset değil, bu vatan hainliğidir ve insanlık düşmanlığıdır.
Bu gün Almanya Başbakanının toplumuna mesajını dinledim.”Çok kötü günlerden geçiyoruz. Sağlığınıza dikkat edin. Siz geçiminizi düşünmeyin. İşlerinizden çıkarılmayacaksınız. Maaşlarınızı ve ihtiyaçlarınızı devlet olarak biz karşılayacağız.”
Bizde de her felakette olduğu gibi ellerimizi halkımıza açıyoruz. Depremde selde savaşta, hastalıkta gözümüzü insanın cebine dikiyoruz. Hani zengin ve büyük ülkeydik? Hani gerekirse Suriye vatandaşlarına 40 milyar dolar daha harcayacak büyüklükteydik?.
Bu felaket karşısında İspanya 200 milyar dolar vatandaşını ayırırken biz 15 miliyar dolar ayırıyoruz. Bunun yanında da İspanya’ya bir uçak dolusu malzeme yardımında bulunuyoruz.
Benim insanım aç, benim insanım işsiz, benim insanım evsiz – barksız yardım edilecekse devletimiz, kendi insanımıza yardım elini uzatmalı.
Ben böyle düşünüyorum.