SON DAKİKA
SON DAKİKA


Korkumuzdan Değil
7.05.2020

Biz 65 yaş üstü olan insanlar,45 gündür evdeyiz. Evimizin bahçesine bile çıkmadık, çıkamadık. Bunun adına kurallara uymak denir, korkmak değil. Çünkü biz çocukluğumuzdan beri devleti baba gördük onun koruyucu kollarında yaşamımızı sürdürdük. Baba ne demişse doğrudur anlayışını ilke edindik.

Evde oturmak elbette ki sıkıyor bizleri. Ruhsal sıkıyor, bedensel sıkıyor ama yapılacak başka bir şey yok. Bizler hem kendimizi hem de etrafımızdaki insanları koruma sorumluluğunu taşıyoruz. Çünkü şakası yok bu işin. “Bana bir şey olmaz,” mantığı salgının uzamasına neden olmakta ve bizlerin daha çok evlerimizde kalmamıza neden olmaktadır.

Bizler tek parti dönemini yaşamış insanlarız. Bizler, İkinci Dünya Savaşı’nı tatmış nesiliz. Bizler zaman zaman demokrasinin rafa kaldırıldığı dönemleri de bilen kişileriz. Emeğin kutsallığını bizler biliriz. Tamamen insan gücüne dayalı üretimin zorluklarını da tadan nesiliz.

Biz, doğa ile iç içe yaşamış, onun acımasızlığını biliyoruz. Depremleri, selleri yaşayan kuşağız.

Çiçek hastalığını, sıtma hastalığını, kuş gribi, domuz gribi, hatta kolera hastalıklarını tadan topluluğuz. Onun için bizim 65 yaş üstü insanlar, bu işin şakası olmadığını bildiği için kurallara uymaktadırlar.

Pazar günü dört saatlik dışarı çıkma iznini umarım en güzel biçimde değerlendiririz. Sorun yaratmayız.

Aslında bu bir terbiye işidir. Eğer gemisini kurtaran kaptandır dersek, emin olun ki su testisi suyolunda kırılır. Bir gün gelir kendi gemini kurtaramadığın gibi gemideki insanları da batırırız ki yazık olur topluma, yazık olur insanlığa.

Birkaç haftadır sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. 31 ilimizde uygulanan bu uygulama özünde geç kalınmış bir uygulamadır. Bakıyoruz büyük para cezalarına karşın insanlar sokaklarda dolaşıyor. Uzaklık kuralına uymuyor. Maske takmıyor. Anladım da bu davranışıyla neyi kanıtlamak istiyor bu insanlar?

Sokağa çıkma yasağı önceden bildirilmesine karşın, son gün marketlerin, manavların, kasapların önü insan kaynıyor. Düzene uyan olmadığı gibi maske takmadan insanların ağzına sokulanlar çok. Gerçekten bakıp da şaşmamak mümkün değil.

Bir türlü toplu yaşamayı öğrenemedik. “Benden sonra tufan,” diye sözümüz, bizim şu andaki insanlarımıza uymaktadır. Sokakta insanlarımızın birbirine saygısı yok. Ben gezeyim, benim karnım doysun, ben para kazanayım diye düşünen bencil insanların varlığını bu salgın hastalıkta görüyor ve yaşıyoruz. İki gün evde kalacak diye bir çuval dolusu ekmek sırtlanan insanlarımızı görüyor ve onlara hem gülüyor hem de acıyoruz. Fırınlar açık, stokta unumuz da var peki bu telaş ne, bu yağmacılık niçin?

Özellikle Büyük Şehir belediyeleri, bu salgın hastalık karşısında olumlu bir sınavdan geçtiler, geçiyorlar. Kendilerini bir vatandaş olarak kutluyorum. Toplumda panik yaratmadan yardıma koşuyorlar, topluma güven aşılıyorlar.

 Bu oluşum, kurumlar açısında olumlu bir yaklaşım. Devlet de boş durmuyor, tüm olanaklarını insanların hizmetine sunuyor ki bu devletin babalık görevidir.

“Ölü rahmet bulsun de kimden bulursa bulsun” güzel bir sözümüz var. Yardım hangi belediyeden, hangi kişiden gelirse gelsin yeter ki vatandaşa yardım ulaşsın. Ben belediyelerle hükümet arasında sürtüşmeye gerçekten anlam veremiyorum, ayıplıyorum da.

“Keçi can derdinde kasap yağ derdinde,” Şu andaki sürtüşmenin temelinde yatan siyaset galiba. Hiç olmazsa bu olağanüstü dönemde bırakın siyasi dalaşmayı da aç, susuz, evsiz-barksız insanların yardımına koşun. Unutmayın ki toplum sizi ayıplıyor.

Sorun aynı fikirde olup anlaşmak değil, sorun farklı fikirlerde olup birbirine saygı duymaktır. İşte böyle davranabilenler uygar insandır.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap