Ülke ve ulus olarak bugünlerde büyük olumsuzluklar
yaşıyoruz. Ülkemizin kuzeyinde sel felaketleri, Ege ve Akdeniz yöresinde ise
orman yangınları ulusumuzu derin üzüntüye sürüklemiştir. İlgililerin ve
yetkililerin zamanında önlem almayışları ve bir ölçüde seyirci kalmaları
olumsuzlukların büyümesine neden oldu. Bu durum insanlarımızı derinden üzdü. Bu
olup biten yanlışları gözleriyle gören ulusumuz, doğal olarak yönetime karşı
tepki göstermektedir.
Çıkan
yangınların nedeni ne olursa olsun, küresel ısınma ve bölgesel sıcaklıklar,
başımızdaki tehlikeyi ötelemiş değildir. Yeşil alanların, ormanların korunması
ve yangınla savaş konusu her zaman ön plana çıkıyor. Alınacak önlemlerin
gecikmeden bir an önce alınmasını gündeme getiriyor. Orman yangınları ile
savaşmak bir uzmanlık dalıdır. Deneyim ve yeterli donanım isteyen alandır.
Böylesi zor günler için her çağdaş toplum kendi önlemlerini önceden alır ki
bizim de almamız gerekir. Çünkü büyük bir ülke ve çağdaş bir toplum olmanın
koşulu budur.
Bugünlerde
yalnızca ormanlarımız yanmadı. Ekmeğimiz ve aşımız da yandı. Yangınla birlikte
yok edilen tarımsal alanlara yenileri eklendi. Önlem alınmazsa bu iklim krizi
bu tehlikeyi daha da artıracak. Ormanlarla birlikte ormanlarımızda yaşayan
hayvanlarımız ve köylerimizde beslediğimiz evcil hayvanlar da yandı. Doğa
zenginliğini, tarımsal üretimi ve bölgeyi yoksullaştırdı.
Yangınları doğru değerlendirmek gerekir. Doğru
değerlendirirsek doğru da mücadele ederiz. Ülkemiz, dünyamız ve geleceğimiz
yanıyor. Rekor düzeyde seyreden sıcak ve kuru hava yangınları tetikliyor.
Ülkemizde 30 farklı ilde 107 orman yangını meydana geldi. Akdeniz Bölgesi‘ndeki
ormanlar yanarken, Akdeniz’e kıyısı olan İtalya, Yunanistan, Fas, Tunus ve Lübnan’da
da ormanlar yanıyor. Ama anında müdahale edilerek söndürülüyor.
Ormanlarımız,
derelerimiz, topraklarımız, denizlerimiz liberal politikaların ve şirketlerin
planlarına feda ediliyor. Ormanlardaki maden ve taş ocakları, arazi yağması ve
turizm tesisleri üzerinden getirim çılgınlığı ülkemizi ve doğamızı yok ediyor.
Suyun doğal akışı ve işlevi engellenirse, ormanların gelişimi getirim için hiçe
sayılırsa ve buna da iklim krizi eklenirse şu andaki sonuca davetiye çıkarmış
oluruz ki olduk da.
Bu büyük
felaketten siyası çıkar sağlamaya çalışanları, toplum kınıyor. Toplumu; Kürt,
Türk, Sünni, Alevi çatışmalarına hazırlamak ve toplumu germek hiç kimsenin
işine gelmez. Olsa olsa gündem değiştirme çabası olur ki artık toplum bu oyuna
gelmiyor. Seçimler yaklaştıkça toplumu germek ve siyası getirim elde etmek için
bu yangın felaketini birilerine fatura etmek ayırımcılıktan başka bir şey
olamaz.
Ülkede
Atatürk düşmanlığı yaratan ve bundan siyasi getirim elde etmek isteyen kesim
herkesçe bilinmektedir. Belirtilen düşmanlık THK’yi bile ortadan kaldırmanın
yolunu açtı. Önceden çıkan yangınlarda Türk Hava Kurumu uçakları devreye
girerdi. Tam anlaşılmayan ve uyduruk gerekçelerle bu güzel ve tarihi kurum
işlevinden uzaklaştırıldı. Devletin elinde onlarca resmi uçak varken ve
bakanlar bile bir yerden diğer yere özel uçakları ile giderken, yangın söndürme
uçaklarımız neden yok?
Orman yangınlarının önlenmesi ve bir daha bu
korkunç felaketle karşılaşmamak için konu ve önlemler yeniden ele alınmalıdır.
Eğer,
vatanımızı, insanımızı ve geleceğimizi seviyorsak.