“Ben bu dünyadan gider oldum/ Kalanlara selam olsun.”
demişti uzun soluklu ozan Yunus Emre. Sanki bu güzel dizeler, sevgili Bülent
için söylenmiş. Evet, Bülent’imiz göç etti sonsuzluğa. Çıktı bilinmeyen
yolculuğa. Gömüldü mezarına.
“Makber,
sonudur dakayıkın bu/ Bir sırr-ı garibi Halikin bu,” Abdülhak Hamit’in dediği
gibi sırra kadem bastı Bülent’imiz. Yüzlerce arkadaşını, tanıdıklarını arkada
bırakarak koştu ölüme.
Acılarla
yoğrulmuş Mehveş kızını, gözü yaşlı bıraktı ve kendi isteğiyle çıktı yola.
Tamam, tamam da acelen neydi sevgili Bülent? Kim seni zorladı güzel yaşamını,
güzel dostlukları bırakmana?
Sevgili Ömür’ün yazdığı duygu yüklü veda mektubu,
“Elveda güzel insanlar!/Ani bir karar verdim,/
Dönüşü olmayan yola çıkıyorum.
Bu sabah ve bundan sonra,/“Günaydın” mesajlarımı/
Göremeyeceksiniz.
Bana müsaade,/Size rast gelsin.
Kimsenin hatırı kalmasın,/Sizleri çok seviyorum.
Hakkınızı helal edin.
Elveda bütün hatıralar,/Elveda bütün gençliğim.
Elveda hayata/ Elveda sizlere.
Elveda!..
Öğrencim Bülent, onurlu, gururlu bir yaşam sürdü 63 yıl.
Yaşam biçiminden ödün vermedi ve başı dik yürüdü. 2001 yılında büyük acı yedi.
Çok sevdiği ve çok önem verdiği Merve kızını bir trafik kazasında yolcu etti
sonsuza. Bu acı yolculuktan sonra, yüzü gülmedi genç babanın, yüzü gülmedi
güzel, dünya tatlısı annenin.
Koptular yaşamdan, uzaklaştılar Trabzon’dan. Kızlarının acısını yüreklerine gömerek gittiler. Ama unutulur mu o acı? Unutmadılar ve unutamadılar. Kızının ölümünden on sene sonra özlemini çektiği kızının yanına sonsuza gitti sevgili Ayşe’miz.
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.(C.S.)
Özel okulları vardı bu güzel insanların. Öğretmenlerine,
çalışanlarına, velilerine ve okulda okuyan öğrencilerine sevgi yüklü, duygu
yüklü yaklaşırlardı. Severlerdi öğrenciler Ayşe teyzelerini, Bülent amcalarını.
Çalışan öğretmenlerden yaşları çok küçüktü Ayşen’in ve Bülent’in ama saygıya
sevgiye dayalı birliktelik yaratmışlardı okullarında.
Sosyal insanlardı bu güzel çiftler. Tiyatroda, konserlerde,
bilimsel toplantılarda, eğlencelerde karşılaşmazsanız şaşırırdınız doğrusu.
Aydın olmak zor iştir ama bu iki insan, hep zoru başarmışlardır. Yaşamı
sorgulamışlar, nedenlerini araştırmışlar, güzele, iyiye, doğruya koşmuşlardı.
Sevgili Bülent, bildiği şeyde ısrarcıydı ama inatçı değildi.
Yanlıştan dönmeyi erdemlik sayan kişilikti. Bu karakteri onu, yaşından olgun
gösteriyordu. Bu yaklaşımı, kendine saygınlığı ön palana çıkarıyordu.
“Kunduracılar Grubu” ayrı bir sosyal etkinliktir. Gruba
davet ettiğinde önce şaşırmıştım; ama öğrencilerimle olmak ayrı bir hoşluk
vereceğini düşünerek üye olmuştum. Birleştirici yaklaşımı tüm üyeleri kardeş,
ağabey yaptı. Ölümü üzerine yazılan yazılar, dışa vurulan duygular inanın beni,
Bülent adına, mutlu etmektedir. Umarım, hepsi birbirinden değerli üyelerden
birisi, liderliği alır ve bu güzel paylaşımlar devam eder.
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül
öter (Y.K)
Özlediğin
ve sevdiğin kızına, eşine kavuştun güzel insan. Işıklar yoldaşın olsun.