SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ülke insanı gerilmesin
27.01.2022

Siyasetçinin, özellikle liderlerin temel görevi; ülke insanına huzur sağlamaktır. Çünkü ulusumuzun kötüye değil güzele gereksinimi vardır. Siyasetçi, kaba kuvvete sığınırsa ve kaba kuvvetten gelecek beklerse bence yanlış yapar ve yapıyor da. Çünkü bugüne kadar kanla beslenmeye, varlığını gerginlikle sürdürmeye çalışan siyasal partiler barajı aşmakta hep zorlanmışlardır. Bu tür partiler, birilerinin varlığına sığınmış ve yedek lastik görevi görmüşlerdir. Peki neden? Çünkü hoşgörüleri yok, kaba kuvveti meşru gösterdikleri için. Toplum olarak biz, barıştan yanayız. Sevgiden, hoşgörüden yanayız. Biz, ırk ayırımı yapmadan tüm insanları vatandaş görürüz dolayısıyla birlikten yanayız. Bu güzelliği yaratacak insanlar ise toplumun önünde olan siyasi liderlerdir.

Birileri minberde kılıçla hutbe okursa, diğerleri; dil, ayak, kelle kesmekle toplumu tehdit ederlerse toplumsal huzur yok edilir ki galiba istenen de bu. Ne demek Allah aşkına? Toplum, Anayasal hakkını kullanıp sokağa çıkarsa ve bireysel hakkını ararsa bu eylemi suç görmek? Peki, toplum sesini nasıl duyuracak? Biz, toplumun sesini nasıl duyacağız? Unutmayalım ki güneş balçıkla sıvanmaz. İktidarlar;  zorla, baskı ile olayların üstünü külleyebilir. Unutulmamalıdır ki külün içindeki koru söndüremezseniz bir gün gelir alevlenir. Toplumsal ateşin önünde hiçbir güç duramamıştır, duramaz da. Biz; Sayın Süleyman Demirel’in hoşgörüsünü, Sayın Bülent Ecevit’in saygınlığını, Sayın Erbakan’ın vatanseverliğini, Sayın Türkeş’in ulusseverliğini, Sayın Haydar Baş’ın topluma  bakışını gördük ve yaşamımızı onlarla sürdürdük. Biz; o sayın liderlerden insan olmanın, barışsever olmanın, hoşgörünün bir fazilet olduğunu öğrendik. Evet, her insan ölümü tadacaktır. Buna kimsenin itirazı yok. Ama her iktidar da muhalefeti tadacaktır. Buna da kimse itiraz etmemelidir.

Seçimle gelen iktidarlar seçimle gideceklerdir. İktidarda kalmak için kelle koparmak, dil kesmek gibi yaklaşımlar Atatürk Türkiye’sine yakışmıyor. Şiddet; çaresizlikten, korkudan, cahillikten, güvensizlikten ve saygısızlıktan kaynaklanır. Baskıyla ve soyut, somut güç kullanarak toplumu sindirmeyi amaçlar. Korkutmak, aç bırakmak, hapse atmak ve toplumun kimliğiyle oynamak toplumsal açıdan çok aşağılayıcı bir yaklaşımdır. Sanki 1980 öncesi senaryoları yine sahnelenmek isteniyor. İnsanlar; ırk, mezhep ayırımı ile birbirlerine düşman edilmeye çalışılıyor.

Kardeşi kardeşe düşman etmenin hesapları yapılıyor. Sanatçılarına, gazetecilerine, gençlerine ağza alınmayacak sözlerle yaklaşımlarda bulunuluyor. Ama neden? Bence; benim ülkemin insanı, benim ülkemin liderleri bu ayak oyununa gelmezler; gelmemelidirler. Kimmiş benden, senden, ondan daha vatansever? Kimmiş kendine bu görevi üstlenen? Benim köylüm, benim işçim, benim esnafım ve benim memurum vatanını sever. Gerekirse içteki hainlere, dıştaki düşmanlara sonuna kadar savaşını verir. Tarih boyunca ulusal bütünlük için duyarlık gösteren sanatçılarımız, kahramanlarımız, iktidar düzeni için dışlanmışlar hatta kelleleri vurulmuştur. Nesimiler, Hallac-ı Mansurlar,  Pir Sultan Abdal ve o günün düşünen insanları, yok edilmişlerdir. Bu gün de aynı oyunlar oynanmaktadır. Ne yazık ki onları yok eden komutanların, valilerin isimleri unutulup gitti ama belirttiğim insanların isimleri edebiyat tarihinde ve siyasi tarihte dün gibi bugün de yaşamaktadır. Dil koparmayı, kelle uçurmayı bırakalım da birlik beraberliğimizi korumanın yollarını arayalım. Ben böyle düşünüyorum. Sizi bilemem.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap