SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ulusal Birlik
9.04.2020

Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım
Hüseyin'in kanın alalım
Tevekkeltü taalallah  ((PSA)

Bir toplumda vatan kavramı, ulus kavramı ön plana çıkmamışsa orada ayrışma, bölünme vardır. Onun için yöneticiler yönettikleri insanları, dinlerine, ırklarına en kötüsü siyasi anlayışlarına göre ayrıştırıyorsa orada ulusal birlikten söz edilemez.

Bizim, ulusal birliğe her zaman gereksinimiz vardır. Barışta, savaşta, sağlıkta, hastalıkta ulus olarak bir bütün olmak zorundayız. Barış zamanında insanları ayrıştırmak, sıkıştığımız zaman toplumu ulusal birliğe çağırmak pek de inandırıcı olmuyor.

Bir muhtar düşünelim, bu bireyin seçilmeden önce de seçildikten sonra da bir siyasi anlayışı vardır ki bu gayet doğaldır. Bu birey, seçildikten sonra ki uygulamalarında kendi siyası görüşü dışındaki insanlara tavır koyamaz. Koyarsa köyde itibarını yitirir ve başarılı olamaz. Çünkü o muhtar, yalnız kendine oy veren insanların değil, köyünde yaşayan herkesin muhtarıdır.

Türk töremizde bir geleneğimiz vardır. Köylerde bunun adına “İhtiyar Heyeti” adı verilir. Bu heyet, muhtarı yönlendirir. Yanlış yapmasını önler. Çünkü seçilmek demek, her şeyi bilmek anlamına gelmez.

Ulus çapında ihtiyar heyeti görevini, meclisler yapar. Muhalefet partileri, mecliste dengedir, iktidarın yanlışını önlemeye çalışır. Eğer muhalefet ve  iktidar, aklın yolunu birlikte belirlerseler orada ulusal birlik elbette ki sağlanır.

Maalesef geçmişte de şimdi de ağzımızın tadını bozmaya çalışanlar var. Ulusumuzu sağa, sola; dinciye, dinsize hatta Alevi’ye, Sünni’ye bölerek aramıza nifak tohumları serpmeye çalışanlar var. “Keçi can, kasap yağ derdinde ,” diye atalar sözümüzde olduğu gibi toplum salgın bir hastalıkla boğuşurken kürsüden siyaset konuşmaya, geleceğin seçimlerinin yatırımını yapmaya çalışanlar var ki toplum olarak bu gibi liderleri kınıyoruz.  Öyle bir dönemdeyiz ki “Ölü rahmet bulsun da kimden bulursa bulsun”  yaklaşımı, bizim esasımızdır.

Geçmişi yaşayanlar bilir. 1970-80 arası ,toplumu sağcı, solcu diye  böldüler. Özellikle gençlerimiz üzerinde oyun oynadılar. Bölenler ve sağ anlayışa da sol anlayışa da silah verenler de aynı zihniyetti. Ama binlerce fidan gibi gençlerimiz gitti. O gençler, bugünün Türkiye’sinde söz sahibi olacaklar ve ülkemizi daha iyiye götüreceklerdi. Bu gelişimden korkanlar, bu oyunu oynadılar ve başarılı oldular.

Bu toplum, 12 Eylül öncesinden gelen bu tür ayrıştırmalara tanıktır ve ulusumuza bu tür davranışlar yabancı değil. 11 Eylül 1980 günü, ülkemizin gençleri birbirini öldürecek biçimde kamplara bölünmüştü. Aynı gençlerin 13 Eylül günü nasıl kol kola gezdiklerini biliyoruz.

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil 
Yetmiş iki millet dahi 
Elin yüzün yumaz değil (Y E)

Pir Sultan Abdal, başta belirttiğim dörtlüğünde, birlikten söz etmiş ömrü boyunca. Birlik; dostluktur, kardeşliktir. Birlik, güçtür, kuvvettir. Ülkeyi yönetenler, güçlü olmalıdırlar. Ülkemizin geleceğini yabancılara ipotek etmemeliler, bağımsız, onurlu bir ulusun varlığı için çalışmalıdırlar, demiş.

Gönül adamı, uzun soluklu Yunus Emre  ise 800 yıl önce bugün için seslenmiş toplumumuza. Gönülleri yıkmamayı, kin nefret tohumları ekmemeyi sade Türkçesiyle dile getirmiş.

Ulusal birlik için, toplumun refaha kavuşması için başımızda olan salgın hastalığı yenmek için, senin adamın, benim adamım; senin belediye başkanın benim belediye başkanım gibi ucuz yaklaşımlardan kurtulup toplumu kucaklayalım.

Bilmem katılır mısınız?              

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap