SON DAKİKA
SON DAKİKA


Umuda doğru
2.07.2020

25-26 Haziran gençlerimizin umuda koştuğu tarihler oldu. Binlerce öğrencinin geleceğini belirleyeceği bu sınavlar, aynı zamanda ülkemizin geleceğini de belirleyecektir. Belki on belki de daha sonraki yılların Türkiye’sine siyasal,ekonomik, kültürel açıdan  yön verecek gençler, gençlerimiz bugün sınava giren bireyler olacaktır.

Her geri bıraktırılmış ülkede olduğu gibi bizde de üniversite kapısında içeriye girecek sayı hiç de gençlerimizi mutlu edecek düzeyde değildir. Birçok gencimiz, sınavı kazanamayacak, birçoğu da istemedikleri üniversitelere veya fakültelere kayıtlarını yaptıracaklar. Sonuç mu dersiniz? Sokaklarda, kahvelerde yüzlerce okumuş genç ,işsiz güçsüz dolaşacak ve babasının vereceği harçlıklarla sokağa çıkabileceklerdir.

22-25 yaşında yüksek okul diplomalı gençlerimiz, babasının verebileceği üç- beş lira ile yaşıtları ile buluşacaktır. O gençteki ailesine karşı ezikliğini, arkadaşlarının yanındaki itibarsızlığını düşünmek bile istemiyorum.

Bu yazımı yazarken gençlerimiz, önlerindeki sorularla boğuşmaktadırlar. Kimi gencimiz özel ders almıştır soruları bilmekte ve zorlanmadan yapmakta, kimi gencimiz, okul bilgisi ile eşit olmayan bir yarışta savaş vermektedir.

Bu arada Fen lisesi gibi ayrıcalıklı okullarda okuyan daha zeki gençler elbette ki diğerlerine göre daha başarılı olacaklardır. Bu eşitsizlikler kaldırılmadığı sürece gençlerimizi umuda götürmek olanaklı değildir.

Her ilde üniversiteler açmak bilimsel açıdan başarılı olduğumuzu göstermez. O üniversitelerin akademisyen kadrosu tam olmalıdır. Hacettepe’de Gazi Üniversitesi’nde, ODTÜ’de gençlere sunulan hangi olanaklar varsa diğer üniversitelerde aynılarını yaratamazsak gençlerimizi kandırmış oluruz.

Türkiye’nin ara elemana gereksinimi vardır. Tekniker, teknisyen kadrolara gereksinim vardır. Organize Sanayi alanlarında bu gençler iş bulabilmekte ve kimliklerini sergileyebilmektedirler. Gerek devlet, gerekse özel girişimciler, çalışma alanlarında bu insanları tercih etmeli ve ara eleman yetiştiren iki yıllık yüksek okulların önünü açmalıdırlar.

Bir ülkede fabrikalar kapatılır veya satılırsa, yeni koşullara göre üretim alanları oluşturulmazsa umuda koşan gençlerimizin önünü şimdiden kesmiş oluruz.

Tarım politikamızı çağın koşullarına göre belirlemek işsizliği azaltır. Köyündeki arazisini teknik olanaklarla değerlendirme olanağı gençlere sağlanırsa gençler , şehirlere umut için nasıl koşmuşlarsa, bu kez o gençler aynı duygularla köylerine tarlalarının, bahçelerinin başına koşacaklardır.

Gençlerin ürettiğinin alımını garantilemek devletin görevidir. Alın terlerini devlet silmelidir. Tarladan tüketiciye ulaşana kadar üç misli, beş misli fiyat artırımının önünü devlet kesmelidir. Aracıyı, tefeciyi değil, üreticiyi kollamalıdır.

Devlet- üniversiteler- üretim alanları uyum içinde birlikte gelecek için, gençler için çalışmak zorundadır. Aksi halde “Saldım çayıra Mevla kayıra,” yaklaşımı olur ki bu biçimden hepimiz zarar görürüz ve görmekteyiz.

Neden her köyde bir Ziraat mühendisi, bir veteriner olmasın? Neden her köyde okullarımız yeniden eğitime başlamasın? Hangi iklimde hangi toprakta hangi ürün daha iyi verim verir bilgisini köylü ile neden o mühendis paylaşmasın? Besicilik, süt üretimi açısında hem sağlıklı hem de üretken küçük ve büyük baş hayvanların üretilmesinde veterinerlerimiz neden öncülük yapmasın?

İşte o zaman planlı programlı gençler yetiştirilir ve ülkemizdeki gençler de aylak aylak sokaklarda dolaşmazlar.

Doğal olarak bu önerilerimin yapılması için üretimimizin önün kesen yabancı güçlerden izin almalıyız.                     

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap