Ülkemizde zam furyası bitmek bilmiyor…
Ramazan ayının gelmesiyle yine A’dan Z’ye her şeye zam
geldi. Marketlerde satışa çıkan ramazan kolisi el yakıyor. Et ve süt ürünleri
desen keza öyle…
Arkadaş, nereye kadar gidecek böyle! Seçim yaklaşıyor, bütün
siyasi partiler kazanmak için elinden geleni yapıyor da şu fiyatları indirmek
için neden bir şey yapmıyor? Bunun sadece iktidarla alakalı bir durum olduğunu
düşünmüyorum. Çünkü muhalif kesim de sadece bunu koz olarak kullanıyor. Çözüme
gelince kapı duvar…
Muhalefetin ekonomi üzerine adım akıllı bir politikasını
duydunuz mu hiç? Evet, devlet büyüklerimiz son iki yıldır yani pandemiden sonra
bu zamların önüne geçemedi. Evet, anladık ki biz ne üretimi destekledik ne de
elimizdekileri değerlendirebildik. Aksine var olanları da özelleştirme adı
altında elimizden çıkarttık. Sonuç? Sonuç tamamen dışa bağımlı bir Türkiye! Ve
dar gelirli vatandaşı bir nebze de olsa rahatlatmak yerine mutfağındaki yangına
odun attık…
Peki, muhalefet partileri başa geldiğinde ne yapacaklar? Bu
sorunun net cevabı hala yok!
Hükümetin ekonomik politikalarını halk da eleştiriyor. Eğer
yaptığınız muhalefet buysa, zahmet etmeyin o kadarını biz de yapıyoruz!
Bizim ülkemizde maalesef birbirimizi eleştirmekten, açık
bulup oradan saldırmaktan ileri gidilemiyor. Sonuç olarak olan yine vatandaşa
oluyor. Bunun bir örneğini Kahramanmaraş merkezle on ilimizi vuran büyük deprem
felaketinde yaşadık.
Devlet bölgeye geç kaldığını kabul edep, helallik istedi. Bu
geç kalış birçok canımıza mal oldu. Ülkece kahrolduk. Sonrasında gelen
Kızılay’ın çadır satma krizinin kabul edilebilecek bir yanı yoktu. Madem elinde
çadırın var bölgede binlerce vatandaşımız evsiz kalmışken neden vermezsin de
satma gereği duyarsın! Bunları konuşup geçiyoruz ama Türk milleti olarak
yaşananları ve bu aziz millete yaşatılanları asla unutmayacağız!
İktidar kanadı bu önemli hataları yaparken muhalefet ne
yaptı?
Deprem bölgesine gidip, hükümetin eksiklerini veya
hatalarını bulup reklam malzemesi yapmadı mı? Bizim gerçekten şu dönemde buna
mı ihtiyacımız vardı? Madem bölgeye gidiyorsunuz ve gerçekten depremzede
vatandaşlarımızın ihtiyacını görüyorsunuz da neden kendiniz bu ihtiyaçları
karşılamıyorsunuz? Gerçekten çadır alacak, temel ihtiyaçlarını karşılayacak
maddi imkanlarınız yok mu?
Sizin iktidara geleceğiz diyerek yaptığınız muhalefetten
dolayı oradaki binlerce insanın o perişan halini kullandınız. Gerçekten olması
gereken bu muydu? Bu asrın felaketinde ‘siyaset yapmak’ gerçekten bu kadar
elzem miydi?
Bir de üzerine Meral Akşener’in altılı masadan ayrılmasıyla
gündemi direk değiştirip, gözleri üzerinize çevirdiniz. Bizim gerçek gündemimiz
siz miydiniz yoksa bölge halkının yaralarının sarılması mı?
Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hala değişen bir şey
yok! Üstelik bu vatandaşlarımız deprem felaketinin üzerine bir de sel felaketi
yaşadılar. Acımız büyük. Normalleşme gibi bir kelime benim lügatimde yok!
Yaklaşan seçim ülkemin kaderi de olsa bu dönemde önceliğimiz olmamalı. Nasıl
ekonomik krizden kendine pay çıkartmaya çalışan bir muhalefet varsa,
felaketlerden de kendine pay çıkartmaya çalışması kabul edilebilir değildir.
Gerçekten halkını düşünen siyasiler böyle mi hareket eder?
Cevabı varın siz verin.