Diyanet İşleri Yüksek Kurulu’nun geçtiğimiz günlerde “Ticarette kâr haddi var mı” sorusuna  “Fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah'tır” hadisini gündeme getirmesi tartışma konusu oldu.

Evet, böyle bir hadis var. Bunu kimse inkar edemez. Fakat ben olaya başka bir pencereden bakmak istiyorum. Bir Müslüman olarak asla ne ayetleri ne de hadisleri eleştirmem. Fakat, iktidarın uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle enflasyonun yükseldiğini, yükselen enflasyonun fiyatlara yansıdığını ve bu durumun hadis ve ayetlerle üstü kapatılmaya çalışıldığını da Bakan Nebati’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı itirafıyla görmemek mümkün değil. Ne demişti Bakan Nebati:

“Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu. Kur korumalı TL'ye geçerek bir yandan doları frenledik. Diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor. Çarklar dönüyor" demedi mi? Yani "fiyatları artıran biziz."

Hal böyleyken, "konuyla ilgili hadis var" gerekçesiyle sorumluluğu Allah'a yüklemek, İslam dini ile dalga geçmek değil midir?

Benim aklıma şu soru da geliyor: Madem ekonomiyi Allah yönetiyor o zaman senin ekonomi bakanın neden var?

Eğer Diyanet İşleri Yüksek Kurulu ülkemizdeki ekonomik duruma böyle bakıyorsa o zaman fındığın fiyatını da Allah belirledi. Eee madem öyle neden fındığın fiyatını açıklarken bunu görsel bir şölene çevirdiniz? Neden çok iyi rakam verdik dediniz? Bunu belirleyen siz değilsiniz ki! Diğer taraftan üretici zaten açıkladığınız fiyata “Fena değil ama...” diyerek başlıyor.

Amadan sonrasını varın siz tamamlayın.

Diğer taraftan randımana göre fiyat belirlemesi yapılıyor. Ve hiçbir zaman açıklanan fiyattan Trabzon’daki üretici fındığını satamıyor. Şu an halihazırda beklenti 40 45 lira bandında. Yani yeni fiyat açıklanmadan önce satılan fiyattan çok da bir farkı yok. Fındığın maliyetini de göz önünde bulundurursak üretici yine taşın altında kaldı.

Bazı kesimlere hala bazı rakamlar yüksek geliyor fakat unutulmamalıdır ki enflasyon daha da yüksek. Geçen yılın 50 lirasıyla bu yılın 50 lirası arasında dağlar kadar fark var.

Paramızın alım gücü düştükçe düştü.

Bakan Nebati’nin dediği gibi “Türk Lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun” bunun daha dibi yok çok şükür. 

Evet, daraltan da genişleten de Allah'tır. Fakat Allah bizlere çalışmayı, üretmeyi, yorulmayı emrediyor. Bunların hiçbirini yapmadan fiyatları Allah tayin ediyor demek sözüm ona dinini siyasete alet etmekten de öte halka güzelim dinimizi yanlış aktarmaktır.

Üstelik Allah haddi aşanları da sevmez.

Verdiğimiz oylar bize zam ve geçim sıkıntısı olarak dönüyorsa, Bakan Nebati’nin itirafı da bize her şeyi anlatıyorsa eğer ben de şu ayetle bitirmek istiyorum yazımı:

"Allah kullarına asla zulmetmez." (Al-i İmran:182) "Allah insanlara hiç zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler." (Yunus:44)