Son zamanlarda Trabzon’da tartışma konusu olan Arap turist konusuna değinmek istiyorum. AK Parti Trabzon İlçe Başkanı Selahaddin Çebi’nin sahada vatandaşlarla sohbeti sırasında, “Şehrimizde mülteci olduk.” diyerek tepki gösteren vatandaşa Çebi ise, “Şehrin asıl sahibi sizlersiniz” diye cevap verdi. Ardından Trabzonlu vatandaş şu cevabı verdi: “Artık değiliz.” Daha sonra bizzat kendim sokak röportajında vatandaşlara, “Arapların Trabzon ziyaretine nasıl bakıyorsunuz?” sorusunu yönelttim. Aldığım cevapların özeti şuydu: “Şu an zor durumda olan esnafımız için can suyu oldular, ekonomik canlanma yaşandı. Bunu kimse inkar edemez fakat ırkçılık olarak algılanmasını istemeyiz ama çok fazla Arap turist var.

Biz ikinci sınıf vatandaş olduk. Filistin gibi olmak istemiyoruz. Gelip Trabzon’dan toprak almaları ve buraya yerleşmeleri bizi korkutuyor.” Kentte tüm bu tepkilerden sonra neredeyse kıyamet koptu… İş ırkçılığa kadar gitti hatta… Fakat, benim anlamadığım bu işin ırkçılıkla ne alakası var? Vatandaşlar üstüne basa basa bu işin ırkçılıkla alakası olmadığını, hatta ekonomik anlamda kalkınma sağladıklarını, fakat yaşam tarzlarının bizden farklı olması ve sayısı konusunda sıkıntı yaşadıklarını dile getirdiler. Hatta gittikleri her yerin dolu olması ve yer bulamamaları da işin cabası… Geçtiğimiz yıllarda Fethiye’ye tatile gittiğimde de İngiliz turistler nedeniyle gittiğimiz hiçbir yerde yer bulamamıştık. Hatta arkadaş, “Turistler geliyor diye bile bile fiyatları yükseltiyorlar, yer sorduğumuzda da rezervli diyorlar” dedi.

Benim bu ülke vatandaşı olarak kendi ülkemde tatil yapma hakkım yok mu? Bunu dile getirdiğim zaman ırkçı mı oluyorum? Bu sadece bir sitem. Vatandaşın “Kendi ülkemizde mülteci olduk” demesi gibi… Üstelik mensubu olduğu bir kentte vatandaşın, “İkinci sınıf vatandaş olduk” cümlesi ağır bir cümledir, anlayana… Tabii ki misafir başımızın üstünde, en iyi şekilde ağırlayacağız ama misafir de nerede, nasıl davranacağını bilmeli! Irkçılık, tanım olarak kendi ırkını öteki ırklardan üstün sayma ve siyasal tutumunu buna dayandırma eğilimi. Ben burada vatandaşların ne kendi ırkını Araplardan daha üstün gördüğünü ne de buna dayalı siyaset yaptığını görmüyorum. Bu görüşler tamamen bu şehrin insanına ait görüşlerdir. Doğruluğu, yanlışlığı tartışılır ama kalkınma sağlıyorlar diye kendi vatandaşlarını ırkçılıkla itham etmek de bana pek doğru gelmiyor. Vatandaş bambaşka bir pencereden bakıyor olaya ve kendilerine göre haklılık payları da var. Bizim toplum olarak adetimizdir, bir tartışma konusu olduğunda asla objektif bakamayız. Bir tarafı yüceltirken diğer tarafı yerin dibine sokarız. Fakat, bir olay yaşandığında sapla sapanı ayırmayı bilsek belki de olaylar bu kadar büyümez ve asla birbirimize karşı kırıcı olmayız! İşi ırkçılığa çekmeye çalışıp, bunu polemik haline getirenlerin de elbette bir beklentisi vardır bu durumdan…

Durum her ne olursa olsun biz Arap kardeşlerimizi seviyoruz fakat vatandaşın yanlış dediğini, kaygılarını ve beklentilerini de dile getiriyoruz. Dediğim gibi sapla samanı birbirine karıştırmayalım!