SON DAKİKA
SON DAKİKA


Siyasiler vatandaşın sorunlarını nasıl çözecek?
26.01.2023

Siyaset arenası geçtiğimiz günlerde ilginç bir tartışmaya sahne oldu.

Tartışma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu arasındaki cereyan etti.

Bilindiği gibi Davutoğlu, AK Parti’den ayrıldıktan sonra Gelecek Partisini kurmuş, altılı masaya da katılarak Erdoğan’ın karşısında yer almıştır. Aynı Davutoğlu her fırsatta çok şey bildiğini şu cümlelerle anlatmıştı:

 “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman -bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için- 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk.”

Ahmet Davutoğlu nedense o bildiklerini bir türlü açıklamadı ya da açıklayamadı. Belki de aba altında sopa gösterdi.  Bilemiyorum… Fakat, madem ortaya bir şey atıyorsun, devamını getir be kardeşim! Ne biliyorsun, ne olmuş? Bu milletin bunu bilmeye hakkı yok mu?

Siyasetin bu kirli, karanlık yüzü var olduğu sürece insanların siyasilere karşı olan güveni her geçen gün azalmaya devam edecek.

Biz asıl meselemize dönelim…

Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki tartışma nereden alevlendi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmet Davutoğlu'nu, başbakanlığı döneminde usulsüzlük yapmakla suçlayarak şöyle dedi:

“Bizden üniversite istediler. Bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri (araziyi) bila bedel (bedelsiz) vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun başka örneği yok. Bila bedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre yok ama bunlar yaptı. Bunu milletimize anlat bakalım. Nasıl izah edeceksin?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ifadeleri fitili ateşlemeye yetti…

Ahmet Davutoğlu ise tarihe gececik şu cümleleri kurdu:  “O Şehir Üniversitesi şahsi mülküm olmadığı gibi, hiç kimsenin de mülkü değil. Milletin mülküGel istediğin gazetecileri al, pelikancılar da dahil, istediğin kanalda senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil, açık oturuma çıkalım. Sen prompteri kullan, ben böyle yalın kılıç çıkacağım. Senin gazetecilerin sana hazırlanmış sorular sorsunlar, yüzleşelim!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu’nun sözlerine henüz yanıt vermedi. Fakat televizyonda, herhangi bir programda bir araya gelip, konuşsalar fena mı olur? O beğenmedikleri doksanlı yıllarda siyasiler her ne kadar birbirleri hakkında atıp tutsa da bir araya gelmeyi biliyordu. Şimdi ne oldu bize? ‘Çamur at izi kalsın’ mantığı o kadar vuku buldu ki bizde, normalmış gibi davranıyoruz.

Keşke siyaset bu kadar kirli olmasa. Vatandaşa güven veren bir politika izlense. Hani sosyal devlet diyoruz ya, o sosyalliği ilk önce güvenle sağlamalıyız.

Umarım siyasiler sorunları çözmeye ilk önce kendileriyle başlarlar. Aksi halde kendi aralarındaki sorunları çözemeyen siyasiler, vatandaşın sorunlarını nasıl çözsün!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap