SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yeterince ders çıkardık mı?
16.02.2023

Ülkece hayatımızın en korkunç günlerini yaşıyoruz. Kahramanmaraş merkezli büyük deprem on ilimizi de vurdu. Binlerce insanımızı kaybettik. Binlerce depremzede de yaralı kurtuldu. Aradan bir haftayı aşkın süre geçmesine rağmen müjdeli haberlerin gelmesi ise hepimizin umudu oldu. Her geçen saat bir canımız daha kurtulacak umuduyla yaşıyoruz…

Dünya üzerinde yaşanmış en büyük felaketlerden biriydi bu… Şu ana kadarki can kaybı sayısı, 17 Ağustos 1999 depreminde yaşamını yitiren vatandaşların sayısını neredeyse ikiye katladı.

Japonya Tohoku Universitesi Uluslararası Afet Bilimi Araştırma Enstitüsü Profesör Toda Shinji, Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerin, bu zamana kadar meydana gelen depremlerin en büyüğü olduğunu örneklerle açıkladı.

Prof. Shinji, "Bin yılda bir görülecek bir deprem. Kabukta geniş bir hareket meydana geldi. Böylesi büyük kırılma ve kabuk hareketi ancak bin yıl sonra görülür. Türkiye’deki depremde ortaya çıkan enerji Kobe ve Kumamoto depremlerinden 15 kat büyüktü” dedi.

Prof. Shinji, “Türkiye’deki son deprem Çin’deki Siçuan, Alaska, Yeni Zelanda ve Tibet depremlerinden bile daha büyük ve kötüydü. Üstelik saydıklarımın üçü kırsal kesimde oldu, can kaybı azdı. Türkiye’dekiler ise doğrudan yerleşim yerlerinde meydana geldi. Türkiye’de en son Erzincan 1939 böyleydi” diyerek ülkemizin karşılaştığı felaketi gözler önüne serdi.

Felaketin boyutlarını gördükçe insan yemeğe, içmeye, uyumaya utanıyor… Dahası yaşamaya utanıyor insan…

Meğer ne boş kederlerimiz, hüzünlerimiz varmış, meğer, “Çok az şükrediyormuşuz” ve şikayet ettiğimiz şeyler ne kadar da küçük şeylermiş… Bir annenin, deprem sırasında evladının üzerine siper olup da can verirken, bir babanın enkaz altında kalarak vefat etmiş kızının elini tutup enkazdan çıkarılmasını bekleyişini görünce; meğer ne boş telaşlarımız varmış diyor insan…

***

Türkiye tek yürek oldu ve afet bölgesine yardım gönderdi. Bu, azımsanacak bir yardım değildi. Dünyaya bu konuda da örnek olduğumuzu düşünüyorum. Ha yapılan yardımlar tam manasıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı mı, bilmiyorum ama herkes evinde, kıyısında, köşesinde ne varsa gönderdi.

Sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından da ülkemize yardım yağdı. Son yıllarda savaşın eşiğine geldiğimiz komşu Yunanistan, ilk yardıma koşanlar arasındaydı. Siyasilerin hırsları, çıkarları ne olursa olsun uzun yıllar Osmanlı himayesi altında yaşayan Yunan halkı da duvarlara “Hepimiz Türk’üz” yazarak dünden bu güne dostluklarını bir kez daha gösterdi.

***

Diğer taraftan Adalet Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde afetten altı gün sonra 11 Şubat’ta Deprem Suçları Soruşturma Büroları kurulmasına karar verdi. Deprem bölgesinde çok sayıda savcı görevlendirildi. Yıkılan ve hasarlı yapıların müteahhitleriyle ilgili soruşturmalar sürüyor.

Ben ne jeoloğum ne inşaat mühendisi ne de müteahhit… Bir vatandaş olarak bir apartman yıkılıyor, yanındaki apartman ayakta kalıyorsa; yıkılan binanın neden yıkıldığını sormak benim ve bütün vatandaşların hakkıdır. Üç beş kuruş daha fazla kazanacağım diye binlerce insan enkaz altında bırakılıyorsa sorumlular bir an önce cezasını çekmeli. Deprem yönetmeliğine uymayanlara ağır yaptırımlar uygulanmalı ve denetlenmelidir.

Bu felaketten anlıyoruz ki biz 1999 depreminden hiç ders çıkarmamışız. Birilerinin cebi dolarken birileri canından olmaya devam etmiş. Umarım ders çıkarmayı adet haline getiremeyen ‘bazı kesimler’ bu depremle dersini almıştır.

Aksi halde daha çok canımız enkaz altında kalacak.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap