SON DAKİKA
SON DAKİKA


Eleanor
15.12.2017

Taki Dayı’yı, bir kahve içerek biraz kafamı dinlemek istediğim Balat’taki bir kahvehanede tanıdım. Konuşma biçiminden eski İstanbullu olduğu belliydi. Elindeki telefonun diğer ucunda her kim varsa, duyduğu küfürlerin altında kaldığı kesindi. Taki Dayı bir taraftan sıkı küfrediyordu ama, öte yandan hala o kadar İstanbul beyefendisi olmayı başarıyordu ki, dayanamayıp telefonu kapatır kapatmaz sordum: “Dayı, kim, niye bu kadar kızdırdı seni?” Gözlüklerinin üzerinden yüzüme bakarak aynı ses tonuyla cevap verdi: “Sen bulaşma bana evladım, burası terbiyesiz adam dolmuş, ters bir şeyler söylerim şimdi...!” 

Taburemi Taki Dayı’nın yanına çekip koyu bir sohbete dalmamız 5 dakika bile almamıştı. İstanbul’un son gelenekçi gayrımüslim vatandaşlarından biriydi. Çocukları yurtdışında yaşıyordu ve onun için endişelenip yanlarına gitmesini istiyorlardı. Evi, arabası ve mahallesine  yürekten bağlı Taki Dayı ise İstanbul’u çok seviyordu. Telefonda küfrettiği kişi ise; onun adına evi ve arabası için satış ilanı veren oğluydu!

“Ben o arabayı Eleanor için almıştım evladım, nasıl ayrılırım?” diye söze başladı. Gözlerimi kocaman açmış, ağzından çıkan her kelimeyi havada yakalıyordum. Eşi Eleanor için aldığı bej vosvos, hemen sonrasında onu kaybettiği andan itibaren çok daha önemli olmuştu. Onunla konuşuyor, mutlu oluyordu. Vosvos, onun için Eleanor’du. Ve Eleanor gerçekten çok güzeldi! Vosvos benim için de Eleanor olmuştu. 15-20 gün sonra telefonum çalıp Taki Dayı ile konuştuğumda şaşkınlıktan ölecektim! “Gel, Eleanor artık senin” deyiverdi. Hayatının aşkından geriye kalan en önemli şeyi bana emanet ederek çocuklarının yanına gitmeye karar vermişti. Satış işlemlerinden sonra direksiyonuna oturduğum Eleanor’a onu hiç terketmeyeceğime dair söz verdim. O günden beri de benim için Eleanor hep bir sırdaş oldu. 

Aylar sonra dün sabah uzaklardan bir telefon geldi. Telefonu açtığımda Taki Dayı’nın sesini duydum. “Dün gece rüyamda Eleanor’u gördüm evladım.” diye söze başladı. “Seneler sonra ilk kez onu gördüm ve bana senden bahsetti, çok mutluydu!” diye devam etti. Bir tesadüf eseri karşılaşmış, çok kısa sürede bir arada bulunmuş ama birbirimizi çok sevmiştik. Ve elbette, her ikimiz de Eleanor’u çok sevmiştik. “O arabayı satmazsın değil mi evladım?” diye sordu. “Çok bozuldum şimdi Taki Dayı” diye cevap verdim. “Araba mı var ki ortada? O Eleanor. Ben ona gözlerine bakarak onu sevdiğimi söyledim, bundan dönüş olur mu?” Telefonu kapatmadan önce bir kahkaha attı Taki Dayı. Sonra hüzünlü bir ifadeyle “Ben de Eleanor’u böyle sevmiştim evladım” dedi. “Sen de normal değilsin!” Bu kez ben güldüm ve telefonu kapattım. Ama elbette “normal” dünyanın köşeli gri gerçeklerine karşı, yaşasın anormal sevenler! 

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap