Yaz geldi,
güneş yüzünü gösterdi. Artık gezme, görme zamanı. O kadar güzel bir ülkede
yaşıyoruz ki farkında bile değiliz…
Ülkemizin
tarihi ve kültürel zenginliklerini bilmek, tanımak ve kültürümüzü artırmanın en
güzel yolu da gezmek ve görmektir. Amaaa… Aması var…
Sabah sosyal
medyada gezinirken, Ağrı Doğubayazıt İshakpaşa Sarayı, Diyarbakır Malabadi
Köprüsü ile ilgili görsellere rasgeldim. Ben dahi henüz gidip bu güzellikleri
göremedim. Güzel Anadolumuzun o kadar fazla tarihi ve kültürel zenginliği var
ki çoğunun varlığından bile haberimiz yok! İstanbul bir tarih ve kültür
başkenti. İstanbul bir tarafa, Trabzon’un Sümela Manastırını, Urfa’nın Balıklı
Göl ve Göbekli Tepesini, Ordu’nun Kurul Kayası Yerleşimi ve Yason Burnunu,
Giresun’un Şebinkarahisar Meryem Ana Manastırı, Adıyaman Nemrut Dağı, Çanakkale
Şehitlikleri, Yaylalar, Göller, Nehirler, Milli ve Tabiat Parkları. Daha onlarca,
yüzlerce, binlerce tarihi ve kültürel değerimizin kaçını gezebildik ve hakkında
bilgi sahibiyiz. Cevapları tahmin etmek zor değil. Büyük oranda bırakın
gezmeyi, görmeyi varlıklarından bile haberdar değiliz…
Aması var
demiştik ya işte şimdi cevabını da verelim. Gezmenin ve görmenin de bir bedeli
var ve bu bedel bizim ülkemiz açısından değerlendirdiğimizde oldukça fazladır.
Birincisi bu yerlere gitmek bir ekonomi gerektiriyor. İkincisi haydi gidebildik
kapısına geldiğimizde bilet gişeleri, giriş ücretleriyle karşılaşıyoruz ve sırf
bu yüzden dışardan izleyerek kapısından dönüyor ve eksik bilgileniyoruz. Bedeli
ecdat kanıyla ödenen bu vatanın tüm tarihi ve kültürel değerlerinin kapıları bu
ülkenin vatandaşlarına sonuna kadar açık ve ücretsiz olmalıdır. Olmalı ki
insanlar daha fazla gezebilsin ve tarihlerini, kültürlerini gezerek, görerek
bilgilensin. Dört kişilik bir ailenin sırf giriş ücreti sebebiyle; bir müzenin,
bir ören yerinin, bir milli parkın, bir tabiat parkının kapısından dönmesi
kadar acı verici ve aşağılayıcı bir şey olabilir mi?
Dünyanın en
büyük ve en eski ibadethanelerinden ve Fatih’in camiye çevirerek miras
bıraktığı Ayasofya’nın yıllardır müze olarak hem ibadete hem de ziyarete
kapatılması, hem ecdada hem de yaşayan bu ülke insanlarına zulümden başka bir
şey değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimler öncesi Ayasofya’nın müze
statüsünden çıkarılması ile ilgili söylemleri bir nebze umut olmuştur. İnşallah
en kısa sürede hayata geçer. Trabzon Ayasofya’da yapıldı mesela…
Bilgi ve fikir
sahibi olmak için önce görgü sahibi olmak gerekir. Tüm bunlara sahip olabilmek
için de gezmek, görmek yerinde bilgilenmek en faydalısıdır. Bir kültür ve
medeniyetler beşiği olan Anadolu’nun zenginliklerini, bu topraklar üzerinde
yaşayan insanlarına açmak ve ulaşılır kılmak önceliklerimizden olmalıdır.
Bir tavsiyede
insanımıza gelsin. Öncelikle yakın çevrenizle ilgilenin ve merak edin. En
yakınınızdaki camiler, tarihi eserler ve doğal güzellikleri keşfedin! Öğrenin,
gidin, gezin ve bilgi sahibi olun. Yakın çevrenizde bile ne kadar fazla
olduklarını görünce şaşıracaksınız. Mesela Giresun’da Karadeniz’in tek adasını
kimler ziyaret etti. Yine Karadeniz’in en yüksek zirvelerinden Karagöl’e kimler
çıktı?..