Doğal ya da insan eliyle oluşan afetler her zaman yıkım ve
acıyla sonuçlanmıştır. Son olarak Giresun ve ilçelerinde yaşanan sel afeti de
bunlardan biridir. Ama önemli olan, yaşanan afetin acılarının ve yıkımlarının
yaralarının ne kadar sürede sarıldığı ve ortadan kaldırıldığıdır.
Burada önemli olan, devletin gücü ve yeterliliğidir. Ülke
olarak geçmişte çok fazla ve büyük afetler, felaketler yaşadık. Eskiden bir
deprem, sel ya da herhangi bir afet sonrası yaşanan kargaşalar ve gecikmeler
daha çok acılara sebep oluyordu. Afet yerlerine günler, haftalar sonra ancak
ulaşılabiliyor, ulaşılsa da afetin acılarını, etkilerini ortadan kaldırmak
haftalar, aylar hatta yılları buluyordu. Çekilen sefaletler, umutsuzluk ve
insan hikâyeleri yıllarca konuşuluyordu.
Ancak, Giresun’da, başta Dereli ve Doğankent ilçeleri olmak
üzere tüm il genelinde yaşanan şiddetli yağış ve sel afeti sonrasında
yaşananlar, Türkiye’nin afetler karşısındaki reflekslerinin ne kadar
geliştiğini ve tüm yıkıcılığına rağmen, yakın geçmişte alınan tedbirlerle
afetin boyutunun belli alanlarla sınırlı kalabildiğini göstermiş oldu. En büyük
yıkım Dereli ve Doğankent ilçelerinde olurken, diğer ilçeler ve bölgelerdeki
afetler sınırlı kaldı. Dereli şehir merkezi tamamen kullanılamaz hale gelirken,
Doğankent ilçesinde karayolunun önemli bir kısmı çökmüş 5 askerimiz sel
sularına kapılarak maalesef şehit olmuşlardır. Afetin boyutu ve etkileri sabah
saatlerinde suların çekilmesinden sonra başta sosyal medya üzerinden ve haber
ajanslarından gelen fotoğraflar ve görüntülerle çok daha net bir şekilde
görülmeye başlanmıştı. İşte ilk anlardan itibaren devletin tüm birimleri,
bakanlıklar düzeyinde harekete geçmiş ve tüm imkanlar seferber edilerek başta
Dereli olmak üzere, tüm afet bölgelerine ulaşılmaya başlanmıştı. İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murta Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu,
milletvekilleri, bürokratlar ve nihayet Sayın Cumhurbaşkanımız ilk günden ve
takip eden günlerde afet bölgesine geldiler. 23 Ağustos gecesi oluşan selin
etkileri 24 Ağustos’tan itibaren kaldırılmaya başlandı. İki üç ayda
temizlenemez denilen Dereli şehir merkezi, 6 günde temizlenmiş pırıl pırıl
asfaltı serilmiş bir halde 30 Ağustos’a yetiştirilmişti. Devlet afet bölgesi
için tüm zararları karşılama ve tüm imkanları seferber etme kararlarıyla adeta
ışık hızında çözümlerle afetin tüm yaralarını sarmıştı. Allah ölenlere ve
şehitlerimize rahmet etsin. Devletin Giresun’daki bu refkeksi her türlü takdiri
hak etmektedir. Ki en muhalifler bile kabul ederek, yapılanları benimsemek
zorunda kaldılar.
Yukarıda, Türkiye’nin afetler karşısında oluşan refleksi ve
birikiminden bahsetmiştik. Bu refleksin sebebini geçmişte çok fazla afet ve
felaketler yaşamamız olarak göstermiştik. İşte, “Bir musibet bin nasihatten
evladır” düsturundan hareketle her afet sonrası yeni önlemler ve
teşkilatlanmalarla, yaşanan acı tecrübelerden dersler çıkartmakla oluştu bu
refleks. Afetlere karşı tüm Türkiye’de gönüllü ve kurumlara bağlı teşkilatlar
oluşturuldu ve desteklendi. AFAD, UMKE gibi ulusal arama kurtarma teşkilatları,
112 Acil Yardım ağının en ücra köşelere kadar yaygınlaşması, Hava ambulansları
dahil ambulansların tam donanımlı ve yeterli hale getirilmesi, belediyeler
dahil araç-gereçlerin yeterli hale gelmesi ve koordineli çalışma sitemi bu
refleksi geliştirmiş ve dakikalar içinde her türlü kaza ve afetlere müdahale
edilebilir yeteneğe kavuşulmuştur.
Bunun yanında yaşanan her doğal afet sonrası ve yaşanması
muhtemel afetlere karşı alınan tedbirler ve önlemlerle ıslah edilen derelerle,
Kentsel dönüşümlerle güçlenen altyapılarla sellerde ve depremlerde, yangınlarda
daha büyük felaketlerin önüne geçilmektedir. Ancak tüm yapılanlara ve önlemlere
rağmen büyük bir coğrafya ya sahip olunan ülkemizde bu tür afetlerde hala
kaçınılmaz olarak karşımızda duruyor. Örneğin Tarım ve Orman Bakanlığınını
açıkladığı gibi Sadece Karadeniz’de 120 bin dere var. Giresun Dereli’deki selde
Aksu deresi taşmadı. Çünkü sel ıslahı yapılmıştı. Aksu taşsaydı Dereli dahil
belki Giresun bile çok daha büyük bir afet yaşanabilirdi. Bulancak Pazarsuyu
deresi de en az Giresun, Dereli kadar yağmur almasına rağmen taşmadı. Sel
ıslahı yapılmıştı. Eğer Pazarsuyu Deresi taşsaydı Giresun 2. OSB ve Bulancak
çok büyük bir afete maruz kalabilirdi.
Allah bir daha böyle afetler göstermesin. Allah devlete
zeval vermesin.