İstiklal Marşı’nı dinlerken, “Cumhuriyet bayramımız kutlu, armağan edenlere rahmet olsun” cümlesini keyif ve gururla kurarak maça yoğunlaştık. Tribünlerdeki bordo mavili taraftar coşkusu ve desteğinin deplasman mücadelesi özelliğini ortadan kaldırdığı maça Ünal Hoca’nın takımını “fabrika ayarlarına” dönüş yaparak çıkardığını gördük. Zira herkesi olması gerektiği yerde görevlendirdi bu kez. Eksik olan taraf orta alanı güçlü Başakşehir karşısında çift forvetle oynatılmasıydı. Bu nedenle Trabzonspor çok baskı yedi. Çok pozisyon verdi ama buldu da. İlk yarıda gol olmaması, milli takımı hakeden iki kalecinin üstün performansıydı.
İkinci yarı öncesi yedek kulübelerinde oyunun kaderini değiştirecek oyuncu Başakşehir’de daha fazla olmasına karşın Trabzonspor Yusuf hamlesiyle avantaj yakalayabilirdi. Karamam bu kozu yenik duruma düştükten sonra kullanmayı tercih etti. Başakşehir yüklenirken penaltı golüyle öne geçme şansını da değerlendiremedi Trabzonspor. Halbuki galip durumdayken çabuk müdahale etse, oyunu soğutsa rakibin temposu düşecek. Yapmadı.
Rakip 2-1’i bulunca son 15 dakikada oyuna müdahale etti. Kalecilerin yıldızlaştığı maçın uzatma dakikalarında Sörloth adeta altın vuruş yaptı ve bir puanı kurtaran gole imza attı.