Hem Trabzonspor, hem de Fenerbahçe inanılmaz kötü bir ilk yarı oynadı. İki ayaklı maçların klasik anlayışıdır bu. Denk kuvvetlere sahip takımlar, ilk maçta bir kazaya uğramamak için temkinli davranırlar. Dün akşam iki takım da belli ki rövanşı düşünerek 45 dakika boyunca oynamaktan çok oynatmamayı amaçladılar. Bu durumun doğal sonucu ortaya; futbol kalitesi çok düşük, hemen hemen pozisyonsuz bir ilk yarı çıktı.

İkinci yarı Fenerbahçe savunmasındaki basit bir hatayla ve bu hatayı affetmeyen bu sezonun fırtına ismi Sörloth golüyle başladı. Bu gol maça hareket getirdi. Özellikle Trabzonspor, tribünlerin coşkulu desteğiyle daha etkili olan ve ikinci golü arayan taraf oldu. Fenerbahçe bordo mavililerin baskısına direnmekte zorlandı. Nwakame ve Ekubanı’ın kanatlardan taşıdığı toplar rakip kalede sık sık pozisyonlar üretilmesini sağladı. Nitekim Ekuban, ceza alanında Vedat Muriqi’in kafasına darbesiyle penaltı beklerken sakatlık da geçirdi.  Ama kısa sürede toparlanıp, sağ kanatta Fenerbahçe savunmasını ipe dizer gibi geçti ve Novak’a “al da at!” dedi. Novak da plase bir vuruşla farkı ikiye çıkardı.

Skorun rövanşı tehlikeye soktuğu Fenerbahçe em azından bir gol bulup durumu avantaja çevirmek için risk alarak Trabzonspor’un üzerine gitmeye başladı. Çok ciddi pozisyonlar da buldu. Costa ve Erce 5 dakika arayla iki kritik tehlikeyi başarıyla önlediler. Ama Vedat Muriqi, deplasmanda kendileri için altın değerinde olan gol vuruşunu kafayla yaparken bordo mavili savunma onu seyretmekle yetindi.

Yaşar Kemal Uğurlu’nun özellikle fark ikiye çıktıktan sonra Fenerbahçe lehine yanlı yönetiminin rolünün hayli büyük olduğu bu skor sarı lacivertliler için çok kötü gözükmüyor. Ama gole ihtiyacı olan taraf yine de Fenerbahçe. Dolayısıyla bu skorla çok rahat olmayan Trabzonspor, risk almak zorunda kalacak olan rakibine karşı bulabileceği bir golle bu durumu avantaja çevirebilir.