Asırlar öncesine baktığımız da Trabzon’un tarihi ve geçmişi bu bölgenin insanının yaşamış olduğu ülkesine ve şehrine hizmeti anlatmayla bitmez.1453 yılında Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethi sonrasında ;İstanbul’u elinde tutabilmek için Trabzon ve civarının alınması gereklidir diyerek buraya 1461 yılında sefer düzenlemiştir.Şehri feth etmesinin ardından bu bölgeye Kafkas bölgesinden Türkleri getirdi.Bölgeyi Türkleştirerek Karadeniz coğrafyası’nda İslâmiyetin hızlı bir şekilde yayılmasını sağladı.
Osmanlı döneminin çöküşünün ardından 1916
yılında Rus işgaline maruz kalan Trabzon üç yıl boyunca Rus devletinin baskısı
altında yaşamıştır. Bu oldu bitti ile Trabzonu işgal eden Rus kuvvetleri
Trabzon ve çevresinde huzur ve barış ortamını yok etmiş,karışıklıklar ortaya
çıkarmıştır .Artık Trabzon ve civarında yaşamak çok tehlikeli bir boyut
kazanmıştır ve zorunlu olarak göç başlamıştır.
Bölgede meydana gelen otorite boşluğunu
kendileri açısından yeni bir fırsata dönüştürmek isteyen Rum ve Ermeni çeteleri
savunmasız ve güvenlikten yoksun Türk köylerini basarak katliama başladı.
1917’de Rusya’da yaşanan Bolşevik Devrimi
sonunda işbaşına gelen yeni yönetimlerle 18 Aralık 1917 tarihinde Erzurum
Protokolü imzalandı ve Rus ordusunun çekilme süreci başladı.
Yeni bir mezalime fırsat vermek istemeyen Türk
birlikleri Harşit Çayı’nın batısından hareketle Trabzon’a doğru ilerledi ve 24
Şubat 1918 tarihinde Trabzon’u kontrol altına aldılar.
Bugün 102. yıl dönümü’nü idrak ettiğimiz
Trabzon’un kurtuluşu etkinliklerinin amacı geçmişi yeniden yaşamak değil sadece
unutulmamasını sağlamaktır.
Zaten Türkiye Cumhuriyeti ulusal egemenlik ve
tam bağımsızlık üzerine kurulmuştur.
Bu durumu devletimizin kurucusu Atatürk’ün
‘’Yurtta Sulh Cihanda Sulh’’ sözü ile bize miras bırakmıştır.
Bu duygu ve temenniler için de bu toprakları
bize vatan olarak bırakanları rahmetle anmak ve bıraktıkları mirasa sahip çıkarak gelecek kuşaklara aktarmak başlıca
görev ve sorumluluğumuzdur.