SON DAKİKA
SON DAKİKA


Hekimler değişmedi sağlık politikaları değişti
22.03.2020

Koronavirüs salgını sebebiyle hayat alanımız mecburi bir şekilde daralıyor. Yayılımın artışını durdurmak için öncelikle ‘evde kal’ çağrısına uymak gerekiyor. Salgın tehlikesinin sona ermesinin ve hayatın normale dönmesinin de ancak gerekli aşının bulununca olacağı gözüküyor. Buradan da sağlık politikalarıyla ilgili birkaç soru sormak gerekiyor. Ülkemiz aşı üretiminde ne durumdadır? Ülkemizde kullanılan aşılar yerli üretimle neden yapılmıyor? Koronavirüse karşı Sağlık Bakanlığı çatısı altında aşı geliştirme çalışması yapılmakta mıdır?

 

Kurtuluş Savaşı yıllarında o dönemin en büyük kahramanlarından birileri de şüphesiz sağlık çalışanlarıdır. Çok sayıda yurtsever hekim ve veteriner hekim özveriyle görev yapmıştır. Günün zor koşullarında, insan ve hayvan aşı-serumları üretmişler, tıbbi gelişmeleri izlemişler ve on yıllardır savaşan ülkenin ihtiyacını karşılamaya çalışmışlardır. Bugün hekimlerimiz aynı özveriyle toplum sağlığı için çalışıyorlar. Kurtuluş Savaşı'na destek veren Kemal Muhtar, Nikolaki Mavriadis, Şerefeddin Mustafa, Ahmet Refik, Nikolaki Zuhri gibi sayısız yurtsever hekim ve veteriner İstanbul'dan, ürettikleri aşı ve serumları gizlice Anadolu'ya sevk etmişlerdi. Türk Tabipleri Birliği’nin sayfasından da şu bilgileri öğreniyoruz:

 

“1920, İstanbul işgal altındadır, Zekai Muammer'e Anadolu'dan Kuvvay-ı Milliye'ye katılması için çağrı gelir. Fırtınalı bir gecede İstanbul'dan bir gemiye biner, yanında yeni evlendiği eşi, farklı kurumlardaki yurtseverlerin sağladıkları bol miktarda aşı, serum ve deney hayvanları vardır. Zorlu bir deniz yolculuğu sonrasında İnebolu'ya varır, oradan Kastamonu'ya geçer ve Kuvvay-ı Milliye'ye katılır, dört yıl Kastamonu'da aşı ve serum üretir.”

 

“1920, Veba salgını sürmektedir, Mustafa Hilmi Bey Gedikpaşa Hamamı'nda boza şişeleri içinde veba aşısı üretir. Bu dönemde gelişmeler öyle bir seyir izlemiştir ki 1920-21 yıllarında, İstanbul işgal altında iken Telkihhane'de üretilen çiçek aşısından Fransız, İngiliz ve Amerikalılara 220 bin doz çiçek aşısı ihraç edilmiştir.”

 

Cumhuriyet kurulduktan sonra da aynı özverili kişiler aşı ve serum üretimine kurulan enstitülerde devam etmişlerdir. 1927’de Diyarbakır’da Semple tipi kuduz aşısı üretildi.

 

1928’de tüm aşılarla, serumların üretilmesi amacıyla ilk Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam tarafından Hıfzıssıhha Enstitüsü kuruldu. Dünya çapında önemli bir sağlık kuruluşu kabul edilen bu merkezde verem, tetanos, difteri, kolera, tifüs aşıları, serumlar ve dünyada ilk olan çiçek aşıları üretilmiş ve ABD ve Çin dahil birçok ülkeye ihraç edilmiştir.

 

Ne yazık ki 2011 yılında bu merkez kapatılmıştır. 1930’lu yıllarda 1 dünya savaşı geçirmiş, 1 Ulusal Kurutuluş Savaşı’nı geride bırakmış genç Cumhuriyet Türkiyesi dünyada aşı üreten birkaç ülkeden biriydi.

 

Özellikle son 20 yılda her alanda uygulanan özelleştirme ve bunun sonucuyla gelen dışa bağımlılık, ülkemizi işgal altındaki İstanbul'da aşı ihraç eden bir ülkeyken, aşı ithal eden bir noktaya geriletmiştir. Bu süreçte hem sağlık çalışanlarının tarihten bu yana olan özverileri unutulmamalı, hem de sağlığın bir hak olduğu ve satılamayacağı anlaşılmalıdır!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap