Trabzon’daki ilaç kıtlığı, insanları bu başlığı verebilecek
noktaya getirdi. Geçtiğimiz haflarda defaatle kentte bazı ilaçların
bulunamadığını dile getirmiştik. Hatta muhabir arkadaşımız Tuğba Öztürk’ün,
Trabzon Eczacılar Odası Başkanı Özlem Uğurbaş Arslan’la yaptığı röportajdan
sonra acı tablo bir kez daha ortaya çıkmıştı.
Ne demişti Arslan?
“Çocukların kullandığı; ağrı kesici, ateş düşürücü,
antibiyotikler, göz ve kulak damlaları, kanser ilaçları gibi genetik
hastalıklarda kullanılan ilaçlar bulunamaz hale geldi.”
Böylesine önemli bir konuda Trabzon kentinde kimsenin bir
hamle yaptığını görmek üzücü.
Neden mi?
Daha önce ki akşam yaşadığım bir olayı siz okurlarımıza
aktarmak istiyorum…
Eczane de sıra bekliyoruz. Benden önceki vatandaş aradığı
basit bir ilacı dahi bulamıyor. Söyleniyor ve sağlık sistemini eleştirerek
eczaneden çıkıyor.
Hemen önümdeki bir vatandaş da hasta çocuğu için yazılan
ilacı bulamayınca isyan ediyor: “Çocuğum ölsün mü?” diyerek yine sağlık
sistemini eleştire eleştire kapıyı çarpıp çıkıyor.
Bu yaşananların ikisi de 5 dakika içerisinde oldu ve bitti…
Ancak kapıdan çıkan her vatandaş sağlık sistemini suçladı.
Ben çıktıktan sonra da muhtemelen aynı şeyler yaşanmıştır.
İşin özü, kimseye kurun yükselişini veya ilacın gelmediğini,
stoksuzluğu anlatamazsınız. Devletler ve hükümetler bu sorunu çözmekle
mükelleftir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi,
“Baklacı biz dolduruyoruz, siz deviriyorsunuz” 20 yılda çıta yükselten sağlık
sistemi, 3-5 siyasetçinin beceriksizliğine yenik mi düşsün?
Nitekim vatandaş da buna isyan ediyor…
Ayrıca son dönemde Trabzon’da inanılmaz bir salgın söz
konusu. Bu salgın ortasında ilaçsız kalmak ise çok büyük bir problem.
Bu büyüklükteki sorunu kim görmezden gelir, konuyu ucuz
siyasete indirgerse işte onu bu millet, mensubu olduğu parti ve tarih affetmez…
“Demagoji yapma gereğini yap” der!
Eğer yapan varsa, sözüm ona…
Millet çözüm bekliyor, ucuz siyaset değil!