Omuz omuza verirken bile, kaostan faydalanıp mağdur edebiyatı yapmayı; sitemkar tweetler ile sosyal medya hesaplarımızdan halkı kışkırtmayı o kadar çok iyi biliyor ve yapıyoruz ki!

Belediyelerin bağış hesaplarına bloke koyulmasından ve bu sürecin devamında yaşanan karmaşıklıklardan bahsediyorum. Millet için başlattığınız yardım kampanyası, kanunu hatırlatanları linç etme ‘KUMPANYASINA’ dönüştürüldü. Evet yanlış duymadınız… Çok acı ama gerçek!

Merak ediyorum, bir belediye başkanı nasıl olur da ‘yardım toplarken’ uyulması gereken kuralları göz ardı eder? Nasıl olur da devletin en önemli kurumlarından biri olan İçişleri Bakanlığı’nı gözünü bile kırpmadan, sosyal medyada halkın önüne atar? Hem de zor bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde…

“İşini ve gelirini kaybetmiş insanları desteklemek için kullandığımız ve sizlerin de katkıda bulunduğu banka hesapları İçişleri Bakanlığı genelgesi ile bloke edilmiştir” tweetini atarken, ‘Neden bloke koyuldu?’ sorusuna da cevap vermenizi beklerdik!

Madem ‘ŞEFFAF’ belediyecilikten dem vuruyorsunuz, her şeyi açık açık yazdığınızdan veya söylediğinizden bahsediyorsunuz; bir açıklama yaparken de onun altını boş bırakmamanız gerekiyor.

Yardım ve bağış kampanyalarının valilik izinleri ile konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı’nın bilgilendirilmesi gerektiği yönünde bir kanun var. Yine 2860 sayılı kanun diyor ki, 'Sadece yardım toplamakla bırakmayacaksın, onu da denetleyeceksin…'

Bu kanunları çiğneyeceksin, devlete bilgi vermeyip kendi başına iş yapacaksın, sonra ‘Mağdurum’ diye oyun kuracaksın!
Soruyorum;

Kanunları ve kuralları bir belediyenin veya bir belediye başkanının bilmemesi gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Belediye başkanı bilmiyorsa onun etrafındaki onlarca danışman da mı bilmiyor?

Hadi bilmiyorsunuz, öğrenmekten neden kaçınıyorsunuz?

Öğrenmek yerine, halkı kaosa sürüklemenin, devlet organlarını millete kötü göstermenin, mağdur edebiyatı yaparak işi siyaset arenasına çekmenin, her platformda dile getirdiğiniz sosyal, dürüst ve şeffaf belediyecilikle bağdaşıyor mu? Ülke olarak hassas zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde vatandaşınızın size olan sevgisini, bu yönde kullanmak hangi ilkeli duruşa yakışır?

Bu süreçte olmaması ve yaşanmaması gereken bir olaya, ülke gündemini boşa meşgul eden bir tartışmaya daha şahit olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz.

Bizim tartışmamız gereken; virüse karşı bulunması gereken bir aşı…

Veya işsiz kalan insanlar… Salgın ortada kol gezerken hala işine gitmek zorunda olan, fatura ödemek, evini geçindirmek için ailesinin ve kendi canını hiçe sayan vatandaşlarımızın durumunun ne olacağı.

‘Evde kal’ çağrısına canı gönülden destek olan ama evlerinde kalamayan milyonlarca emekçiyi nasıl koruyup, kollayacağımızı düşünüp, buna çözüm üretmeliyiz!

Fakat biz bunca derdi ve tasayı bir kenara bıraktık; sözde mağduriyetlere şahit oluyor, tabiri caizse birkaç perdelik tiyatro izliyoruz.

Ama tiyatro oyunu sergilemek de, maharet ve ciddiyet isteyen bir iştir.

Onu da işin ehli olanlara bırakınız…