Günümüzde milletvekili olmak kolay, milletin vekili olmak
zor. Siyasetçi olmak kolay, hizmet siyaseti yapmak zor. Türkiye’de geçmişten
bugüne hakim olan ‘ideolojiler’ hiç olmayacak isimleri, meclise götürdü. Bu
millete Ankara’da boy göstermek, cenazeye-düğüne katılmak, olmuş bitmiş işlerin
ardından politika yapmak yetmez. İş bitirici olacaksın! Kafanızı kaldırın bir
bakın. Trabzon’un göbeğinde, Boztepe’nin bağrında bir beton blok yığını var.
Öylece ortada kaldı! Gelin yıkalım her şeyi iktidarın üzerine, öyle ya; en
kolayı o! Peki ya muhalefet. Trabzon’da muhalefet partileri, bu partilerin
vekilleri ve temsilcileri… Hesap verin
millete; söyleyin! Bu nasıl iş takibi? Viyadük ayağı dikilmeden, ilk toprak
denize dökülmeden neden sesinizi çıkarmazsınız? Bunun planı yapılırken
neredeydiniz? Bu tahribat oluşmadan önce hiç mi kulağınıza çalınmadı böyle bir
proje?
Neyi beklediniz, bunun önüne geçmek için. Siyaset sadece
hamasi sözler kullanmak mıdır?
Siyaset, parti içinde liste yarışı yapmak mıdır? Bakın
sahildeki Gülcemal’e… Bir bakın stadın yanındaki şehir hastanesi inşaatına.
Maça gidiyorsunuz… Bir bakın maçtan çıkınca yaşanan trafik keşmekeşine.
Gidin Reşadiye’deki rezilliği görün! Neden siyaset
yapıyorsunuz? Neden siyasi partilerinizi temsil ediyorsunuz? Mahalle mahalle
gezmek için mi? Trabzon’un kar-zarar hesabını yapabilen siyasetçiler yok mu?
Var elbet! Ama çok az. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta millete hizmeti
şöyle anlatıyor; “Benim havarîlerim yoktur. Memleket ve millete kimler hizmet
eder ve hizmet yeteneği ve kudretini gösterirse havarî onlardır…” İşte
gerçekten millete hizmetin özeti. İktidar da olsan, muhalefet de olsan proje
takibi yapacaksın, öngörülü olacaksın. Ama nerde! Nutuk’ta kaldı!