SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yargı ve siyaset
2.06.2020

Türkiye’de yargının siyaset çemberinde olduğu itirafı geçtiğimiz hafta eski AK Parti Milletvekili Burhan Kuzu’dan gelmişti. Kuzu’nun söyledikleri maalesef gündemdeki yerini koruyamadı. Birkaç ufak tartışmanın ardından konu hemen kapatıldı.


Ben diyorum ki; pislikler, halı altına süpürmemeli!


Türk yargısı ve siyasetinin töhmet altında bırakıldığı itiraflar zaman kaybetmeden araştırılmalı, incelenmeli… ‘Peki eski milletvekili ne dedi, ne söyledi de araştırılsın incelensin diyorsunuz’ diyenlere; Kuzu, İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’nin tahliyesi için hakimi aradığını söyledi. Yaptığını savunur nitelikte, “O zaman hakimi aramak suç değildi” diyerek sözlerine devam etti; “Bilinsin ki Türkiye’de yargıcı arayan tek siyasetçi ben değilim, son da değilim…” ifadeleriyle siyasetin yargıya müdahalesinin bugünde devam ettiğini alenen vurgulamış oldu.
Türk yargısı hiçbir zaman böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmamıştı!
Aslında Kuzu’nun söyledikleri, adalet terazisinin ne denli bozulduğunun bir kanıtıydı.
‘Ya yalansa, ya itiraf değil iftiraysa!..’ diyenler var.

Bu konu üzerinden bin bir türlü senaryo yazılıp, bir çok spekülasyon üretilebilir. Fakat kimse bu konuyla ilgili tartışmayı ve bu sorunun çözüme kavuşturulmasını istemedi.
Özellikle yargı kadar töhmet altında bırakılan siyaset kanadı, bu işin üzerine gitmeliydi. Ancak birkaç siyasetçi dışında bu itirafların üzerine giden olmadı.


Soruyorum; Yoksa Türk siyaseti yargıya müdahale etmekten memnun mu?

Aslında bu soru sadece benim değil benim gibi düşünen binlerce insanın sorusu…


Türkiye Büyük Millet Meclis salgın nedeniyle ara verdiği oturumlarına bugün yeniden başlıyor!
Biliyorum; meclisimiz o kadar yoğun ki (!)
Fakat, şeffaf olması gereken siyasetimiz, adaletli olması gereken yargımız televizyon programlarının 40 soru-cevaplık formatlarında alt üst ediliyor!
Milletin meclisi ve milletin vekilleri üzerlerine düşeni yapmalı!
Ortaya atılan bu iddiaların üzerine ivedi olarak gidilmeli;
“Adalet, mülkün temelidir…” sözü daha fazla anlam kazanmalı…


**

Bu yasa kadar, yaşananlar da utanç verici!


“Amerika Birleşik Devletleri’nde 1964 yılında çıkarılan Medeni Haklar Yasası kapsamında siyah ırka mensup kişilerin okullarda, kamusal alanlarda ve işe alımda yapılan negatif ayrımcılık yasaklanmış, bu yasa ile ırkçı ayrımcılık yasa dışı kılınmıştır…” Geçmişten günümüze ABD’de ırkçılığın ne denli önüne geçilemez boyutlara ulaştığı gözler görülür korkunç bir gerçek! O kadar korkunç ki; ayrımcılığın engellenmesi adına yasa çıkarılan bir ülke… Ve o ülkede 9 dakika boyunca nefessiz bırakılarak öldürülen siyahi bir adam… Bugün ırkçılığın küresel bir sorun haline geldiği dünyada George Floyd sadece gündeme gelen bir kişi… Irkçılık sadece siyahilerle sınırlı bir durum değil!
Irkçılık, Avrupa’nın da en az ABD kadar körüklediği fakat ‘körüklemiyor’ gibi göründüğü tartışılması bile utanç verici bir konudur. ABD ve Avrupa ırkçılıkla ilgili yasa değil, gelecek nesillere vicdanlı olmayı öğretmenli. Çünkü vicdanlar, yasalardan daha üstündür...

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap