SON DAKİKA
SON DAKİKA


Al takke ver külah
15.09.2020

 
Günümüzde siyaset öylesine kaygan bir zemine oturtuldu ki, ülkemiz insanı demokrasi-teokrasi ikileminde kafa karışıklığı yaşamaya başladı. İslam’ı özünden kavrayamamış ya da kavramak istemeyen, Allah’ın belhüm adal (Hayvandan daha aşağı) diye nitelediği meczuplar son yıllarda siyaset sahnesinde de istedikleri gibi at koşturuyorlar.

Hepiniz biliyorsunuz son olarak Fatih Nurullah takma adıyla Uşşaki tarikatı lideri olarak bilinen Eyüp Fatih Şağban, müritlerini ağırladığı yazlıkta 12 yaşındaki çocuğu defalarca taciz etti. Tacize uğrayan çocuğun babasının şikayeti üzerine gözaltına alınan Şağban, sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İşte tam da burada kazan çömlek patlıyor ya...

30 Ağustos 1925’te görmüş ülkenin kurucu lideri ve demiş ki; “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet; iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”

Kardeşim, biz 1 gün, 1 saat sonrasını göremezken o büyük lider 95 sene önce bugünü görmüş, bir de uyarmış!

Dinin para ile satılamayacağı İslam’ın öyle iki sakallının ellerinde yükselemeyeceği gerçeği ortaya çıkmadı mı? Kur'an-ı Kerim’in Kaf suresi 16. ayetinde Allah kullarına hitaben şöyle der: "Ben size şah damarınızdan daha yakınım." Bu ayeti bile bile hala nasıl oluyor da Allah’la aranıza bu din bezirganlarını koyabiliyor ve ondan da fayda bekliyorsunuz?

Türkiye’de rakamlar çok çarpıcı. 2.6 milyon kişi tarikatlarla ilişki içinde. 30 tarikat, buna bağlı 400 cemaat var. Kimi çocuğunun ağır hastalığına çare bulmaya gidiyor, kimi cennete kavuşacağını düşünüyor, kimi mutluluğa...

Her türlü sapkınlık, yalan, dolandırıcılık üzerine kurulu bu tarikatlar çeşitli yöntemlerle ikna ettiği müritlerini ekonomik ve cinsel yolla istismar ediyor.

Tarikat ve cemaatlerin bir şekilde kapatılması şarttır. Artık bunların ülkenin kanayan yarası haline geldiği aşikardır.

Yıllardır siyasi partilerin hemen hepsi tarikatların peşinden koştu, birkaç oy için atmadıkları takla kalmadı. 

Bana en önde kim koşuyordu diye sormayın, hemen hemen hepsi at başı gidiyordu.

Bu din tüccarı tarikat ve cemaat liderleri ile siyasetçinin amacı ‘‘din’’ kisvesine saklanarak çıkar sağlamak değil mi?

Ülkemizde siyasi partiler, milletvekilleri veya milletvekili olmak isteyenler herhangi bir seçim öncesi cemaat ve tarikatların elini eteğini öpmeye bırakın yurt içine, yurt dışına gitmediler mi? Vallahi görmedik, bilmiyorum, derseniz alınırım.

Allah aşkına siz hiçbir siyasinin veya siyasi liderin Türkiye’de sivil toplum örgütlerine gittiğini gördünüz mü? Ben görmedim, ola ki bir gün görürseniz inanın ülke bu gibi din tacirlerinden kurtulmuş olacak.

Neden siyasiler tarikat ve cemaatlere gidiyor derseniz? Onlar hesap sormazlar, oy verip, paylarını alırlar. Bu, “al takke ver külah” ilişkisidir... Her iki taraf da utanmadan dini imanı maske yapıp malı götürdükleri için çok kolay uzlaşır.

Şu unutulmasın ki, bu ülke tarikatlarla değil aklın ve vicdanın sınırları çerçevesinde rayına oturacaktır.


 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap