Farkında mısınız bilmem, son olarak Erdoğan’la görüştükten
sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in resmen devreleri yandı hata üstüne hata
yapmaya başladı…
Ekonomi batmış, hayat pahalılığı arşa çıkmış çok büyük
ihtimalle daha da beter olacak ki her türlü tepki sesini bastırabilmek için
şimdiden önlem alıp “etki ajanlığı” gibi garip yasalar çıkartılmaya çalışılıyor
ve sen bu rüzgârı arkana alıp meydanlara çıkman gerekirken makamında trol
ağırlayan bir genel başkan oluyorsun…
Sayın Özel, seçim sonrası kırdığın potlar, yanlış kişilerle
verdiğin pozlar şu an malum kişinin elini güçlendiriyor bilesin. Tek odaklanman
gereken ekonomi olmalı. Ağzından başka bir şey çıkmasına gerek yok. Suni
gündemlere çanak tutmayacaksın ve milletin ağzına laf vermeyeceksin bitti
gitti, bu kadar yani. Oy kazanma derdin sana oy kaybettirecek, yapma. Karşı
mahalleyi kazanma çaban boşuna. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı hatalara düşme, o bile
en azından İmamoğlu ve Yavaş gibi oyuncuları sürmüştü sahaya. Sen kitlene
odaklan, mümkünse etrafındaki danışmanlarını değiştir ve manipüle olma. Dilerim
seçime kadar partilileri ve sana oyunu emanet etmiş binlerce insanı
küstürmezsin.
Ne diyeyim, Volkan’a benzeme…
TASARRUF GENELGESİ İMİŞ…
Bugün Mehmet Şimşek tarafından açıklanacakmış.
Temeline inmek yerine görün bakın çemberin dışını
düzeltecekler.
Niye? Çünkü malum varlık transferi ve gelir dengesinin
bozulması işlerine geliyor.
Arkadaş, istediğin para politikasını uygula hukuk ve liyakat
yoksa yerel halka rahat yok bunu bil. Garip garip kamuda tasarruf bildirileri
yapacağınıza gidip TMSF’den devredilmiş içi boşaltılan halka açık şirketlerin
devredildiğinde kasasında nasıl nakit varken şimdi neden sıfırlandığını
kayyumlarınıza sorun. Binlerce dairesi olan derebeylerini, onların ödemediği
vergileri, eski belediye başkanlarının milyar milyar kamu borçlarını, ertelenen
milyar euro’luk kira ödemelerini, sıfırlanan vergileri sorgulasanıza…
Yılsonunda donuna arayacak yerel halkın sırtına binmiş
gidiyorsunuz ayıptır ayıp…
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ…
Egeliler iyi bilir, zeytin eleği makinası vardır, üstten
hazneye zeytini karışık dökersin, o zeytini boy boy ayırır. En büyükler kalite
sofralık zeytin olurken en sona kalan minik zeytinler ise yağlığa gidip
tekrardan nitelik kazanırlar. Yani kısaca her bir zeytin mahsulü
değerlendirilmiş olur.
Bizim eğitim sistemimizde işte bu elek sistemi bozuktur,
öğrenci iyisiyle kötüsüyle aynı kaba karışır. Sonra sofraya sunulur. Tüketici
de içlerinden iyi olanları kendisine ayıklar, kötü olanları da direkt çöpe
atar. Çöpe atılan ürünün geri dönüşümü yoktur ne yazık ki zira o artık çöptür.
Hâlbuki baştan teker teker değerlendirilseler, uygun nitelikte alanlara kaydırılsalar bu olmayacaktır. Yazıktır günahtır 15-20 sene okuyup markette kasiyerlik yapmak nedir arkadaş? Meslek liseleri, fen liseleri yerine her yere İmam Hatip açarak eğitim sisteminin içine ettiniz. Tamam, İmam Hatip’ten de iyi öğrenci çıkar ama çoğu hiçbir yaraya merhem olmayacak anlayın da…
DİYANET VAR MI, BAKIN…
Bakan Şimşek bugün açıklayacak kısmet olursa tasarruf
paketini.
Bakın bakalım içinde Diyanet var mı?
Mesela Diyanet; en düşük makam aracı olarak Audi a6 yerine
Audi a5 kullanacak mı? Suriyelilere verdiği çeyiz yardımı yerine Türk
gençlerine aynı yardımı yapacak mı? 2024 yılı içinde programladığı “İslam dinin
doğru anlaşılması için” yurtdışına gerçekleştirilecek 794,8 milyon tl’lik
(ülkeleri bile belli olmayan) ilmi toplantılarından vaz geçecek mi?
Kusura bakmayın arkadaş, kılıçla hutbeye çıkan, Arapça ve
Fransızca bilmeyen, İngilizceyi kâğıttan bile okuyamayan (ama özgeçmişinde
bunları bildiği iddia edilen) bir başkanının olduğu Diyanet’in katılmadığı
hiçbir tasarruf paketi benim için şu saatten sonra paket niteliğinde değildir.
Bu kadar netim yani…
DİYANET’İN “KUŞ SÜTÜ” EKSİK İHALESİ…
Birgün Gazetesi haber yapınca öğrenebildik Diyanet İşleri
Başkanlığı 2024 (210 günlük) Elazığ Harput Dini İhtisas Merkezi’nde “aday din
görevlileri” yemek ihalesi yapmış.
• “Haftanın dört gününde biftek, bonfile, et haşlama, et
kızartma, rosto, tavuk, ciğer, kebap türleri, rosto, kuru köfte, İzmir köfte,
kadınbudu köfte, dalyan köfte, iskender kebap vb. gibi etin hakim olduğu
yemekler ana yemek olarak verilecek.
• Haftanın üç gününde de mevsime göre taze sebzeler, kuru
sebze yemekleri parça etli konserve ya da taze sebze yemekleri, bezelye,
patlıcan musakka, etli dolma ve sarmalar vb. (bu yemeklerde de yeterli oranda
et veya kıyma kullanılacaktır) verilecek. Garnitürler yemek çeşidi
sayılmayacaktır. Dini bayramlarda da etin hakim olduğu ana yemekler verilecek.
• Dana eti; 1,5-2 yaş arasındaki danalardan elde edilmiş
olacak.
• Tavuklar: Orta derecede derin ve uzun göğüs kemiğinin
sivri kısmına kadar tüm uzunluğunca taşıdığı et dolayısıyla, ona yuvarlak bir
görünüm vermeye yetecek kadar etli, üzerinde boyun bulunmayan, kanat tamamen
çıkarılmış ve sırt kemiği alınmış olacaktır. But: İyi etlenmiş, aşağı doğru
taşıdığı et dolayısıyla yuvarlak, dolgun bir görünüş kazanmış, arka orta
ayrılmış ve kuyruk sokumu alınmış olmalı.
• Yemek üretiminde kullanılacak kuru gıdalar, yeni sene
mahsulü, yeterli derecede kurumuş, taneleri tek çeşitli, normal büyüklükte
olacak, buruşmuş olmayacak, piyasanın en iyisi ve lezzetli cinsinden olacak.
• Makarna ve böreklerde beyaz peynir veya kaşar
kullanılacak.” Deniliyor şartnamede.
Emekli 10 bin liraya, asgari ücretli 17 bin (sıfır 2 si de
var) uğraşsın dursun…
AJANLIK YASASI…
9. Yargı Paketi içine sokmuşlar “Türkiye aleyhine kara
propaganda yapılmasına alan açanlar, ‘etki ajanı’ kapsamına girecek. Ülkenin
ekonomik, toplumsal ve kamu düzenini bozanlar da bu kapsamda değerlendirilecek.
Caydırıcılığının olması adına cezai müeyyideler gelecek” deniyor…
“Mülteci istemiyorum” derseniz etki ajanı sıfatı yer, içerde
ömür boyu yatabilirsiniz. “Ülkenin ekonomisi bozuk/ toplumsal düzeni bozuk/
kamu düzeni bozuk” deyin, doğru içeri.
Bir doğrulamıyoruz anasını satayım…
ORTAHİSAR’DAKİ İŞÇİ SENDİKASI SAVAŞLARI
Ortahisar Belediyesi işçi sendikaları seçim bitince
karşılıklı suçlamalara başladı.
Yıllardır işçi üzerinde hüküm süren sendika şimdi karşı
sendikaya masa kaybetti, kaybedecek.
Masa diyorum, çünkü hangi sendika güçlü ise çoğunluğu elinde
bulunduruyor ise o sendika işveren ile masaya oturur. Bu da o sendikaya
üstünlük sağlar. Sendika ağaları da o işçilerin verdiği aylık maaşlarından
otomatik ödenen sendika ödeneğinden koltuklarını (ve ceplerini) doldururlar.
2004’de biz göreve geldiğimizde Trabzon Belediyesinde hüküm
süren yandaş sendika belediye yakınında büro tutmuş, büronun telefonunu bile
belediyeye bağlamış keyifleri gıcırdı. Biz gelince elbette rahatları bozuldu,
hemen bağırmaya başlamışlardı.
Bunlar olağan işler, zamanla unutulur…