Karadeniz’in iki güzide şehri Trabzon ile Rize arasındaki
anlamsız kavganın yıllardır bir türlü önüne geçilemiyor. Oysa iki şehrin
insanları da ‘aynı tavanın balıkları’ gibi… Yıllardır süregelen bu anlamsız
çekişmeyi, kavgayı anlayabilmek hakikaten mümkün değil.
Halbuki iki şehrin arasında akrabalık ilişkilerinden tutun
da ticari ilişkilere kadar pek çok ortak noktası var. Ne gerek var birbirine
sırt dönmeye? Söz konusu futbol ve yatırımlar olunca niyetleri halis olmayan
bazı insanlar iki şehrin arasını açıyor.
Bunu Rize’de de Trabzon’da da yapanlar var…
Bu konuda iki şehir de masum değildir.
Öyle ki bazı kelli felli, makam işgal eden adamlar örnek
olmak yerine mikro milliyetçilik yaparak yangına körükle gidiyor, kitleleri
adeta galeyana getiriyor.
Peki yakışıyor mu? Sormak isterim kime, neye hizmet
ediyorsunuz?
İki şehrin insanları kavgaya tutuşsa, istenmeyen olaylar
yaşansa, Allah korusun canlar yok olsa mutlu mu olacaksınız? Vicdan azabı
çekmeyecek misiniz merak ediyorum!
Şu anda Rize kamuoyunda çok gereksiz, anlamsız bir konu
tartışılıyor.
Yok efendim Trabzonspor şampiyonluğunu resmen ilan edince
şehirde kutlamalara izin verilmeli mi verilmemeli mi diye…
Allah aşkına durduk yere böyle bir fikir ortaya neden
atılır? Niçin insanlar tahrik edilir?
Sanki Trabzon’dan insanlar gelip Rize’de kutlama mı
yapacak? Ayrıca Rize’de Trabzonspor’u
tutan vatandaşları neden tahrik ediyorsunuz?
Kavga mı çıksın istiyorsunuz hakikaten anlam veremiyoruz. Geçmiş
yıllarda Trabzon sokaklarındaki bir röportajda ‘Rize mi küme düşsün yoksa Bursa
mı’ sorusu ne kadar yanlışsa Rize kamuoyunda da böyle bir fikrin ortaya
atılması aynı derecede yanlıştır, hatadır. Kendinize gelin beyler kendinize…
Herkesi aklıselim olmaya davet ediyoruz. Hadsizlik yapmayın,
iki şehrin güzide insanlarını birbirine düşürmeyin.
Bakın büyük üstat Yunus Emre asırlar öncesinden neler
söylüyor? “Ben gelmedim dava (kavga) için, benim işim sevgi için. Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya
geldim.” Bırakalım anlamsız kavgaları, çekişmeleri iki şehir olarak birlik olalım,
birlikte sevinelim, birlikte üzülelim.
Kini, nefreti değil sevgiyi inşa edelim.