Son 10 gün içerisinde Rize’de çayla ilgili ilginç gelişmeler
yaşandı.
Önce CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Doğru
Parti ve DEVA Partisi temsilcileri kontenjan uygulaması ve özel sektörün düşük
fiyattan çay almasına tepki koydukları için ÇAYKUR binası önünde basın
açıklaması yaptı.
Bu açıklamanın 1 gün sonrasında ise Öz Gıda İş Sendikası
öncülüğünde bazı sivil toplum kuruluş temsilcileri ile çay dernekleri ise yine
ÇAYKUR binası önünde toplanarak ÇAYKUR’un çay alım politikalarını
desteklediklerini dile getirdiler.
Açıkçası hayret etmemek elde değil. Bu iş artık kayıkçı
kavgasına dönmeye başladı gibi.
Öncelikle şunun altını kalın harflerle çizmekte fayda var.
İktidarından muhalefet temsilcilerine kadar hiç kimse
ÇAYKUR’a sahip çıkmamazlık yapmıyor.
Bölgemizin lokomotifi ve velinimeti olduğunun herkes
farkında.
Ancak üreticinin aleyhinde olan bazı yanlış uygulamalar
demokratik yollarla dile getirebilir.
Kimse ÇAYKUR’a düşman değil. Bu durumu hatırlatmak isteriz.
Şimdi gelelim asıl konuya…
Açıkçası herkes ayrı telden çalarsa ne özel sektör düşük
fiyattan çay almaktan vazgeçecek ne de bakanlığa gönderilen çay kanunu
Meclis’ten geçecek.
Bu kafa yapısıyla gidildiği sürece çaydaki sorunlar aynen
devam edecek, ezilen taraf yine üretici olacaktır.
Bir ara Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan ile
çayın sorunlarını ve çay kanunu konuşuyorduk.
Sayın Erdoğan, çay kanunu ile ilgili çok önemli bir durumu
dikkat çekmişti.
Demişti ki ‘Herkes çay kanununun çıkmasını istiyor ancak
sonuna da ‘ama’ ekliyor.’
Yani Erdoğan, kanunun çıkması konusunda tam birliktelik
sağlanması gerektiğini vurgulamış, her kafadan bir ses çıkması halinde bunun
çıkmasının zor olduğunu ifade etmeye çalışmıştı.
Rize’de son 10 günde yaşananları görünce Sayın Mehmet
Erdoğan’ın açıklamalarına hak vermemek elde değil.
Baksanıza bir tarafta üreticinin kontenjan ve düşük fiyattan
ötürü mağdur olduğunu söyleyen bir grup var, diğer tarafta ise her şeyin
sütliman olduğu, üreticinin neredeyse hiçbir sorun yaşamadığını ifade etmeye
çalışan başka bir grup var.
Gerisini de artık siz düşünün. Böyle bir ortamda çayın ve
üreticilerin sorunları son bulabilir mi?
Erdoğan’ın söylediği gibi çay kanunu çıkarılabilir mi?
Bu acı manzara karşısında açıkçası üreticilerimiz adına
üzülmemek elde değil.
Bakın, üreticiler kimsenin oyuncağı değildir. Herkesi biraz
daha dikkatli düşünmeye ve konuşmaya davet ediyoruz.
Tüm siyasiler, ziraat odaları, STK’lar, çay dernekleri ve
tüm paydaşlar olarak kavga yapmayı bırakın birlik olup çayın sorunlarını çözün.
Ayrıca üreticilerin haklarını savunmaya çalışan siyasi parti
temsilcilerini de hangi siyasi partiden olursa olsun günah keçisi ilan etmenin
bir anlamı yoktur.