Merhabalar. Trabzon’da büyük bir titizlik ve özveriyle
yürütülen ‘Bilirkişi Davası’ndan’ söz etmek istiyorum. Şöyle bir geçmişe
gidelim. Akyazı Tüneli’nden tutun, 18. Madde mağdurlarına varıncaya kadar bir
dönem Trabzon’da vatandaş, sürekli kamulaştırma bedelleri üzerinden mağdur
edildiği gerekçesiyle eylem yapıyor.
Vatandaş ayrı ağlıyor, işin içinden çıkamayan yerel yönetim ayrı ağlıyor.
Peki, bu kamulaştırma
bedellerinin kaymağını kim yedi dersiniz? Bugün takipsizlikle sonuçlanan
‘Bilirkişi Davası’nda sanık sıfatıyla sorgulananlar değilse bile sanık sıfatı
olmayan ama arkadan her şeyi organize eden gölge bir yapı mı? Matematiğin yetersiz kaldığı vurgunda kimin
cebi doldu?
Dönemin emniyet ve adliye çalışanları ise bu davanın gurur kaynağı, yüz akıdırlar. Onlar görevlerini layıkıyla yaptılar ve adalet tecelli etsin diye uğraştılar fakat ne hikmettir sonuç takipsizlik oldu. Şimdi sorgulamak gerekir. Neden? Adaletten, tüyü bitmemiş yetimin, garibanın hakkından daha büyük kimdi? Davanın takipsizlikle sonuçlanması için baskı yapıldı mı? Yapıldıysa kim, niye yaptı? İşin ucu kime dayanıyor? Biz yine kimin hırsızlığını görmezden geldik? Davanın seyri ve deliller Trabzon’da en temiz operasyon olarak nitelendirilirken ne oldu da takipsizlik çıktı?
Şehirde gündem olması gereken konu ‘Bilirkişi Davası’ iken her nedense gündem manipüle ediliyor ve Milletvekili Bahar Ayvazoğlu ile eşi Ankara Kültür Turizm İl Müdürü Ali Ayvazoğlu’nun kariyerlerine çekiliyor. Belki de ‘Bilirkişi Davası’nda’ adı geçenler Ayvazoğlu ailesinin gündem olmasını bilinçli sağladılar, olamaz mı? Bakın şehirde bilirkişileri konuşan var mı? Bunlar da kafamdaki diğer deli sorular tabii. Rahmetli Kıvırcık Ali ‘Tel vurdu beni’ türküsünde ne diyordu:
Şikayetim Yaradan’a
değil ki
Ümmete sığındım,
kul vurdu beni…