Ortaya atılan teoriler ve yaşananlar İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham'ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modeli Panoptikon’u hatırlattı. Projede mahkumların hücrelerinin hepsini gören tam orta noktada bir gözlem odası vardır. Mahkumlar, gözlem odasını bariz görür fakat içini göremezler, bu nedenle sürekli izlendiklerini düşünerek belki de içinde kimse olmayan gözlem odası üzerinden kontrolün sağlanması hedeflenmiştir. Panoptikon bu mimari yapısıyla hayat bulmadı. Fakat kredi kartlarından, güvenlik kameralarından, sosyal medya kullanımlarından zaten Panoptikon mantığı hayatımızda var. Yani demem o ki birilerinin bizim genetiğimizle oynaması için ya da bilgilerimizi depolaması için aşıya ihtiyacı yok. Genetiğiyle oynanmış domatesi, mısırı, salatalığı, ayvayı yiyor musun? Yiyorsun. Sosyal medyada boy gösteriyor musun? Gösteriyorsun. Aşı için binlerce komplo teorisi üretenler; iddia ettiğiniz her şey gerçekleşmiş durumda zaten.
George Orwell 1984 adlı romanında ütopik bir dünyadan bahseder. Aşı için komplo teorisi üretenlerin tasvir ettiği düzen kısmen bu romanda kaleme alınmıştır. Romanda her şeyi gözetleyen ve tüm düzeni kontrolü altına alan Ağabey vardır. Ve romanda Ağabey’in partisinin mottosu:
‘SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK TUTSAKLIKTIR
BİLGİSİZLİK KUVVETTİR’
olarak sunulur. Buradaki ironinin herkes tarafından anlaşılması temennisiyle aşı üzerinden bilgiden yoksun iddia edilen teorilerin bilime karşı kuvvet olarak doğmadığı güzel günler diliyorum.