Merhabalar. Size bir hikaye anlatacağım. Hikayemiz bir silah
fabrikasında geçiyor. Bu silah fabrikası vatan evlatlarımıza en iyi silahları
üretmekle yükümlü. Öyle ya bu işin şakası yok, bu silahları kahraman
Mehmetçiklerimiz kullanacak. İşte bir gün bu silah fabrikasında testten
geçememiş bir silah gündem oluyor. Hikayede görevini layıkıyla yapan bir
mühendise ihtiyacımız var. Nitekim o da var. Testten geçememiş silahların
askerlere verilmemesi için haklı bir mücadele başlatıyor. Fakat vatan sevdalısı
haklı mücadelesi sonucu pasifize ediliyor.
Okunduğunda tek düze basit bir hikaye mi geliyor kulağınıza?
Unutmayın basit hatalar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Peki ben bu
hikayeyi niye anlattım? Liyakat canım
yahu liyakat! Son dönemlerde dilimize pelesenk olmuş bir ifade: Yandaş.
Hatırlayın askere tarihi geçmiş tavukları reva gördüler.
Hatırlayın asker ocağında yediği yemekten zehirlenen onlarca askeri. Ya da
Trabzon’dan örnek vereyim. Tarihi binaların birçoğu yandaş dernek, sivil toplum
kuruluşları ya da vakıflarda. Yandaşlar
iyi iş yapmaz mı? Yapar tabi. Sorun zaten yandaş olup olmaması değil. Sorun
denetimsizlik. Sorun liyakatin esas alınmaması. Sen denetimini yap, kalite
kontrolden geçir, liyakati esas al da; ihaleyi Ali, Veli kazanmış, yandaş
olmuş, muhalif olmuş sorun değil. Vatandaş olarak diyelim ki ‘Bu dernek, bu
firma, bu kişi işinin erbabıdır.’
Türk yazar, şair,
düşünür ve öğretmen Hüseyin Nihal Atsız, ‘Türkçülüğün Önemli Meseleleri’ adlı
makalesinde şu satırlara yer verir: “Bugünkü şartlar içinde Türkçülerin
yapacağı hareketlerin başında, hepsinin, kendi meslek alanında çalışarak
yükselmesi gelir. Her Türkçü kendi mesleğinin en yüksek derecesine veya
rütbesine erişebilmek için ciddi ve sistemli şekilde çalışmalıdır. Başarı
gösteremeyenler, bezginliğe kapılmamalı, gerekirse meslek değiştirmeli,
kendilerinden ümit kesenler, arkadaşlarının yükselmesine yardım etmelidir. Yükselmeye çalışırken tutulacak yol,
masonların başvurduğu gibi birbirlerini haklı haksız destekleyerek layık
olmadığı yere yükselmek gibi şerefsizce bir yol değildir. Ehliyet göstererek
yükselmenin şerefli yoludur…”