Dünyamız
gerçekten büyük felaket içinde!
Burada
anlaşılması gereken en önemli konu ise bu virüsün insana nasıl bulaştığı ve
ondan nasıl korunacağımızdır. Tabii ki uzun bir konu!
Maalesef bu
konu bin yıldan fazla devam eden “Orucu bozan şeyler…” meselesine benzemeye
başladı. Hoca efendiler bir şey öğretemediler, şimdi de virüs aynı şekilde
anlaşılmaz oldu. Bazen eksik anlatılıyor, şahsi reklam için toplum
korkutuluyor, çoğu zaman da cahil sunucular sansasyon oluşturmak adına bilmeden
işin esasının anlatılmasını engelliyor.
Bu konuda
anlaşılabilir, faydalı ve net bilgileri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Pazar günü
anlattı. Sunucuyu da tebrik ediyorum, konuşmayı doğru yerlerde kesmedi.
Konuşmanın
bulunup dinlenmesini tavsiye ederim. İnsanımıza bilgi için yeterlidir.
Bu arada
birkaç şarlatan konuşmacı da anlaşılmış oldu.
Yine kafa
karıştıran bir konu da “bağışıklık sistemimizi güçlendirmek” sözüdür.
Bağışıklık
sistemimizin normalden fazla güçlenmesi fayda getirmez, vücuda giren zararlı
maddeye karşı aşırı tepki oluşur, koruma yerine birden çok başka organ
hastalıklarının ortaya çıkmasına yol açar, öyleyse zararlıdır. Vücudumuzun
bağışıklık sistemi devamlı çalışır. Olmasaydı çok kısa zamanda ölürdük. Fakat
bir şeye ihtiyacı vardır. Net ifadeyle, malzemeye ihtiyacı vardır. İlaca değil,
kendi mevsiminde yetişen her çeşit normal gıdaya; sebze ve meyveye. Mevsim dışı
yetiştirilen gıdanın bu noktada faydası olmaz. Öyle kelle-paça, vitamin ilacı
anlamsızdır. Bağışıklık sistemimizin kendi içinde bir dengesi vardır. Bu
dengeyi tamamlayanlar ise: 1- Bol su içilmesi, 2- Basit jimnastik anlamında
spor yapılması (evde de olur), 3- Zamanında uyku dahil, düzenli günlük hayattır.
Sağlık
Bakanlığının uyarıları da dikkate alınmalıdır.
.***
Bir
meslektaşımın gönderdiği notu paylaşmak istiyorum.
“Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
45 çocuğa yurtta tecavüz edildiğinde bir kadın bakanın bir
kereden birşey olmaz dediğinde...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Bismillah deyip kilise açılırken...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Bütün fabrikalar satılırken sustuğumuz zaman...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
ABD Irak’a girerken biz ABD askerlerine dua ettiğimiz
zaman...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Yerli tohum yasaklanıp İsrail tohumunu ekmeye başladığımız
zaman...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Özel bankalar araba-ev-telefon alalım diye faizle para
vermeye başladığı zaman...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Bu ülkede burnu sümüklü ilkokul mezunu fetöye hoca dedikleri
zaman...
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Cübbeli ahmet yanmaz kefen satmaya başladığı zaman…
Hayvanları zehirleyip öldürdüğümüz zaman…
Kıyamet ne zaman koptu biliyormusunuz?
Kısaca; özelleştirme hastalığına iç göç yanlışını
eklediğimiz, dış göçü aldığımız zaman…
Bunlar hep çare veya kader gibi yutturuldu…
Kıyamet koptu, insanlık şu an ölüyor, sanıyoruz da insanlık
Afrika’da her gün açlıktan ölüyor, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de her
gün ölüyor, zaten kıyamet kopmuş...
İnsanlık ölmüş ama virüs zengine de bulaştığı için bu kadar
konuşuluyor...”