İslamiyet’e verdiği değeri Diyanet İşleri Teşkilatını kurup (şıhlardan şeyhlerden, tekke ve zaviye istismarcılarından kurtarmak için), Elmalı Hamdi’ye de ilk Türkçe Meali’ni (okuyup, anlayıp, bilinçli ibadette bulunulsun diye) yaptırandır Mustafa Kemal Atatürk. Oluşturdukları sahte din ile aldatmaya kalkanların önüne gerçek din adına siper olan Mustafa Kemal Atatürk, Allah’ın “insan” diye yaratıp, “akıl” ile donatıp, “kul” hanesine kayıt eyleyip, kullansınlar diye “irade” verdiği ender ve olağanüstü Adem oğullarından biridir.

Özeti bu olan gerçeğe rağmen yıllardır kendi çıkarlarına hizmet ettirmeye çalıştıkları, İslamiyet ile uzaktan yakından ilgisi de olmayan sözde din adına Atatürk’e her türlü saldırıyı İstiklâl Mücadelesi sırasında bile (İskilipli zatın İngiliz uçaklarından attıkları bildiriyi hazırlaması gibi) yapanlar… Sonrasında da “Keşke Yunan galip gelse idi” diyecek kadar alçalıp, namussuzlaşıp, haysiyetsizleşenler… Ezcümle; Milli Mücadele arkadaşları ile birlikte al bayrağın üzerinde dalgalandığı toprakları ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni bırakan Mustafa Kemal Atatürk’e saldırıyı söze ve fiiliyata dökenler şairin “Bırak Türk’üm demeyi, insan bile değilsin” diye tarif ettiği türden garip yaratıklardır. Hayvanların bile aralarına kabul etmeyeceği kadar… “Sağdan bak bir avuç, soldan bak bir elin parmakları kadar bile değil” diye tarif edilenlerin dünyada tek destekçilerinin de Kıbrıs Rum Kesimi olduğunu asla (dolayısıyla İslâm düşmanı Makarios) hatırımızdan çıkarmayalım. SANIRIM! Filistinlilere zulmetmeyi bıraktıkları, ya da Gazze’ye Yahudileri yerleştirmeyi bıraktıkları için İSRAİL ile… 15 Temmuz’daki hainliğe teşebbüs edenleri finanse edip destekleyerek Türkiye’ye karşı suç işleyip de bedelini ödedikleri için BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ ile…

Zindanda ölümüne sebep oldukları Mursi’ye ve onun Müslüman Kardeşler örgütünden özür diledikleri için MISIR ile… Karabağ’da şehit ettikleri Azeri kardeşlerimizin ailelerine “Bizi affedin” dediği için olsa gerek ERMENİSTAN ile… SANIRIM bu ülkelerle, bunları yaptıklarını kabul ettikleri için Türkiye ilişkilerini düzeltmek için, görüşme yapıyor, hasbıhal ediyor, bir araya geliyor! SANIRIM sırada SURİYE, YUNANİSTAN, KIBRIS RUM KESİMİ var… Ne dersiniz?

PROVOKASYON-PROVOKATÖR

Bulmuşlar işini kolayını! “Provokasyon” de; olsun bitsin! Ne kadar basit değil mi? Ne kadar meczup, zıvanadan çıkmış, başını üşütmüş, kafayı bulmuş varsa bunlara karşı tedbirini alma, dahası işlerini kolaylaştır, hatta tahrik eyle! Ondan sonra da bunlar yoldan, raydan çıkıp da işi icraata dökünce, “Provokasyon” diyerek işin içinden, suyun üzerine zeytinyağı gibi çık! Yemezler! Ortada bir “provokasyon” var ise, bunun “provokatörü”nün de bunlara çanak tutanlar olduğunu unutmak olsa olsa hainliktir ya da herkesi salak zannetmektir!