SON DAKİKA
SON DAKİKA


Bayi yok ki,gazete olsun..
27.04.2022

Tamam…

Yazılı basın, yani gazeteler cep telefonuna sığdırılabilen internet ve sosyal medya karışışında direnemiyor. Her geçen gün tirajlar azalıyor.

Ancak, tirajların azalması dolayısıyla gazete okuyucusu oranının azalmasına sebep sadece bu değil ki!

Ben diyeyim “vatandaş”, siz söyleyin “okuyucu” iki fırtta içilen bir bardak çaydan daha ucuz olan gazeteyi bulamıyor ki alsın.

Misal mi?

Trabzon’un nam-ı diğer Moloz, yani Pazarkapı semtinde gazete bulmak imkânsız.

Sanki gazeteyi arabası olanlar alırmış gibi sadece bir benzin istasyonunda var idi, o da bırakmış.

Sadece Moloz’da mı yok? Çok yerde yok!

Demek istiyorum ki; tamam halkımızın okuma alışkanlığı yok.

Hatta mesleğimizin, araştırmacı gazeteciliğin ustalarından rahmetli Uğur Mumcu’nun (1942-1993) “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” diye tarif ettiği pek çok!

Buna rağmen gazete almak isteyenler var, oluyor. Ama bulamadıkları için  alamıyorlar.

Çünkü satan yok…

Yani, bayi yok ki gazete olsun!

ÇOK ŞEYİ UNUTUYOR, PARAYI HİÇ UNUTMUYORLAR!

Hani denir ya, “Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti!”

Bizimkisi “Yaza yaza kalem bitti” diyeceğim ama yerini tuşlar aldığı için “Bilgisayara bile gına geldi!”

Neyi mi?

Tabii ki, her cuma imamın hutbeden inmeden ona, buna, şuna; yetmedi yarım kalmış 2 minareli camilere vb. vb. para istemesi!

Hem de, “Boy geçmeyin” diye adeta talimat verircesine…

Demek istediğim o ki, hutbenin kutsiyetine halel getirdiğini düşündüğüm, inandığım para isteme işi her cuma hiç ama hiç unutulmuyor.

Ama Mehmet Akif’in;

“Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” diyerek tarif ettiği Türkiye topraklarında ibadetin hür bir şekilde yapılmasına canları pahasına vesile olanlara önderlik eden Mustafa Kemal Atatürk ara sıra hariç, çokça unutuluyor.

Haa bir gidişat daha var ki, o da yakında her caminin çıkışına içinde bir de memur olan vezne konulur ise kimse şaşırmasın!

DEĞİŞTİRİN SU ADLARI!

Nüfus kağıdı almak için; “Hükümet Konağı”na, hak, hukuk, adalet için “Adliye Sarayı” tabelası asılan yerlerden içeri dalmamız yetmezmiş gibi, şimdi de din-iman için “Diyanet Sarayları” ihdas edildi!

Devlet ve din adına konaklara, saraylara kaldık!

Ne gerek var buralara konak, saray ismi vermeye?

Hükümet Binası, Adliye ve Diyanet İşleri Merkezi denilsin, olsun bitsin!

Onun için “Değiştirin şu adları” diyorum!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap