Bırakın “Cemaat ne derse desin”i, adeta “Kitap ne derse desin” diyerek imamlar, Cuma namazı öncesinde, Diyanet’ten aldıkları güç ve direktifle bildiklerini okumayı sürdürüyorlar.

Ezcümle, Cuma Namazı’nın ayrıcalığı olan Hutbe’den cemaatten ben diyeyim “para dilenmeyi”, siz söyleyin “para istemi” hiç ama hiç ihmal etmiyorlar!

Dünde aynısı oldu.

Oldu olmasına da ahval geldi geldi bakın nereye dayandı? Bilir misiniz?

Cemaatten birinin sorduğu yere:

“Bedava Cuma Namazı kılamayacak mıyız?”

FAİZİ ARTIRAN FAİZLE MÜCADELE!

Hani; “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” denilip de, “nas” tan vazgeçilmemeden söz edilen yılları yaşıyoruz yaa!

İşte o yıllara ait faizlerin neticesine “yasal tefeciler” denebilecek bankaların rakamlarından bakılacak olursa orta da şöyle bir tablo var:

“Bankaların 2020 yılında 13 Milyar lira olan faiz gelirleri, 2021’de 33 Milyar liraya yükseldi.”

Ne diyelim?

“Faize karşı olmak bu ise. Böyle mücadele düşman başına” desek yeter mi?

BUNDAN SONRA HER SENE…

Sadece Trabzon değil, ülkenin dört bir yanı koca koca bordo mavili bayraklarla donatılıyor.

Çoğunda da “Trabzonspor’a şampiyonluk yolunda başarılar”, ya da “O sene, bu sene” satırları var.

Bizim Ömer Altuntaş ise; “O sene, bu sene. Bundan sonra her sene” satırlarının yer alacağı bordo-mavili bayrak bekliyor.

NEDEN BÖYLE OLUYOR?

Moğol İmparatoru Cengizhan’; “Büyük işleri küçük adamlara emanet ettik altında ezildiler. Küçük işleri de büyüklere verdik, önemsemediler” diye cevaplandırdığı “Bu işler neden böyle oluyor?” sorusunun halk arasında kullanılan derb-i meseller ile özlü sözler de birçok cevabı var.

Birincisi, “Balık baştan kokar” olsun diyelim mi?

İkincisi; Avamda da; “Amaca ulaşmak için her yol mubahtır” anlayışının hakim olması desek mi?

Hatta bir yandan “Devlet Baba” derken, öte yanda “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” tarifinin nerede ise atasözü yapılır hale getirildiğini görsek mi?

KAYBEDEN İNSAN…

Ünlü düşünür Mark Twaın’ın şu tespitini bakın:

“Kalbinizde iki tutkuyu birden barındırıyorsanız, ikisi arasında seçim yapma şansınız yoktur. Baskın gelen tutkunuza sessizce boyun eğersiniz. Yaşayıp yaşayamayacaklarınız arasında özgür iradenin gücü gibisi yoktur.”

Bakalım bakmasına da, adeta akıl ile duygular arasındaki bir yarışmaya çevrilmiş hayatta, kaybedenin hep insan olduğu gerçeği de ortada duruyor ise, ne yapacağız?