SON DAKİKA
SON DAKİKA


Edep ya hu!
29.04.2020

“Biraz edepli ol be adam” babından söylenir “Edep ya hu!”

Ve; “Bir kimse, muhatabı olan birinin sözlerinde, tutum ve davranışlarında edebe aykırı gördüğü bir durum karşısında, nazikçe kendisini uyarmak istediği zaman kullanır bu ibareyi. Ona edep dışı davrandığını hatırlatır ve edepli olmaya davet eder” diye biraz geniş bir tarifi vardır.

O zaman “Edep” kelimesinin anlamına Türk Dil Kurumu sözlüğünden bakmakta da yarar var:

-“Toplum töresine uygun davranma. İyi ahlâk, incelik, terbiye.”

Kitaptaki tarifine uygun, istismar edilmeden ve de empati yaparak kullanıldıktan sonra gelin hep beraber söyleyelim:

EDEP YA HU!

 

YETER YAHU!

Soracaksınız ki; “Niye taktın bu kadar ‘edep’e?”

Nasıl takmayayım ki?

Ahlâk, incelik, terbiye, toplum töresi gibi empati yapmasını becerebilen insanlara uyan hasletleri mealinde bulan bir sözcüğü, bu ülkede en çok bunları rafa kaldırmış siyaset erbabı kullanıyor ise gel de takma bakayım!

Öyle bir siyaset erbabı ki;

Kendine helâl saydığını başkasın haram kılar!

Dün ak dediğine, bugün kara der!

Yalanı kendine mubah, topluma günah sayar!

İyilikleri hep kendine yazar, kötülükleri karşıya kayıt eder!

Bunca hezeyana rağmen, iki de bir yine aynı teraneyi çekerek karşısındakini rencide etmeye çalışır durur!

Halkta, kendinin “Doğrucu Davut”, karşısındakilerin “Yanlış Mahmut” oldukları algısı yaratmak için elinden ne geliyorsa yapar!

Yapar yapar da; yine de bu işi cümle alemin gözünün içine baka baka sürdürür!

Yetmedi mi?

Hep birlikte bağıralım:

“YETER YAHU!

 

SUSUN YAHU!

Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz kara, kapkara günlerin içinde cümle ahali can korkusu yaşarken; dünya birbirinden medet umarken!

Az veya çok herkes karınca kararınca işin ucundan tutarken, tutmaya çaba gösterirken!

Yardımlaşmaya çalışırken!

Neden halâ paralel? Neden halâ fetö? Neden halâ pkk?

Neden, eksik veya fazla yapılan her teşebbüse, bu mendeburları gündeme taşıyarak benzetme yapmak, kılıf uydurmak, engel olmak?

Neden hiç düşünülmez?

Birileri çıkar da; “Dinime küfreden bari Müselman olsa” derbi meseleni hatırlatıp; açılım sürecini, barış turlarını, sınırdaki mahkeme kapılarını, Şivan Perver ile zılgıt çekmeleri, Oslo deplasmanını, Dolmabahçe rövanşını hatırlatmaz mı?

Ergenekonların, Balyozların, satılan sorularla üniversite kazandırmanın, açıktan devlet memuru olmanın, makam kapmanın, milletvekili sandalyesine oturmanın, kozmik odaları girmenin, hangi paralelde, ne zaman icra edildiğini sormaz mı?

Siyaset olsun diye, her şeye muhalefet etmeyi adeta meslek haline getirmenin de doğru olmadığını neden anlamadıklarını merak etmez mi?

Bin yılda millet olunamaz iken, bir günde milliyetçi olanlarla aynı davanın adamı imiş gibi saf tutmanın literatürde kaydı bulunup-bulunmadığına bakmaz mı?

Sanki, bunları vukua getiren sadece başkaları imişcesine, karşıt gördüğüne onca yakıştırma yapılır mı? Bunca söz söylenebilir mi?

Sırf bunları hatırlayıp, hep birlikte haykıralım:

SUSUN YAHU!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap