Siyaset de anladığım, ama anlatmakta zorlandığım garabet
derecesinde bir ahvâl söz konusu.
O da, bir yandan “birlik-bütünlük”,
ya da “milli birlik ve beraberlikten”
dem vuranların, öte yandan ayrımcılık için ellerinden gelenleri artlarına
koymamaları!
Hem de, tarihi ters yüz edecek bir şekilde bile olsa.
Her ne kadar Ziya Paşa’nın, insan aklının unutkanlık hastalığı ile
birlikte yaşadığını anlatan “Hafıza-i
beşer nisyan ile malüldür” sözü gerçeği hatırlatsa da, Türk Tipi
siyasetteki geçmişi hiç yad etmeden, olup biteni akla getirmeden
olur-olmazlardan dem vurulmasını anlamak değil ise bile anlatmak gerçekten zor
geliyor.
Misal mi istersiniz?
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde koalisyon kelimesinin anlamı “birlik” olarak kayıtlıdır.
Sadece 2023 seçimleri değil, millet hizmeti için siyasette de
birlik ve beraberlik içinde olmak gerektiği fikrinden hareketle 6 partinin
oluşturduğu ittifak içinde yer alan Temel Karamollaoğlu genel başkanlığındaki Saadet
Partisi’ne özellikle CHP ile beraber hareket ettiği için özellikle sosyal
medyada pervasızca, hayasızca yaylım ateş edenler son günlerde bayağı sahne
alıp, işi azıya vardırdılar.
Sanırım gerçeklerden bi haber olanlar, Milli Görüş Davası’nın
lideri, dönemin Milli Selamet Partisi Genel Başkanı merhum Necmettin
Erbakan’ın, CHP ile yaptığı koalisyonu ya bilmiyor, ya hatırlamıyor, ya da
kasıtlı olarak akıllarına getirmek istemiyorlar.
Ama tarihin sayfalarındaki kayıtlarda, söz konusu millet menfaati
olduğunda kayıtsız şartsız nelerin olabileceği aynen şöyle yer alıyor:
“Türkiye Hükûmeti veya I. Ecevit Hükûmeti
(26 Ocak 1974 - 17 Kasım 1974), 1973 Türkiye genel seçimleri sonrası Bülent
Ecevit tarafından kurulan CHP ve MSP koalisyon hükûmetidir. 20 Temmuz 1974
Kıbrıs Harekâtı bu hükûmet döneminde yapılmıştır.”
Aslında, “anladığım ama anlatamadığım” deme yerine bu gibiler için “anlayamadıklarım” diye yazmam, sanırım
en doğrusu olacaktı!
*
O ki söz öyle veya böyle Rahmetli
Necmettin Erbakan’a geldi, yanına parti kurmasından söz edilen Tansu Çiller’i
de ilave ederek bizatihi şahit olduğumuz ama “öküzün altında buzağı arayanların” farklı mecralara taşıdıkları
bir fotoğraf karesini de paylaşalım.
Refah Partisi Genel Başkanı Prof.
Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakan, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu
Çiller’in ise Başbakan Yardımcısı olarak görev aldıkları 54. Hükümet (29 Haziran 1996-30 Haziran 1997)
tarihleri arasında REFAHYOL Hükümeti sıfatı ile kurulmuştu.
Bu zaman diliminin bir yerinde
Başbakan Erbakan ile Yardımcısı Çiller Trabzon’u ziyaretlerinde Trabzon
Valiliği’ne de uğramışlardı.
Dönemin valisi İsmet Gürbüz Civelek
kendilerine kemençe ile Trabzon işi gümüş telkareli takunya hediye etmişti.
Sonraki gün gazetelerde ziyarette
konuşulanlar değil, rahmetli Erbakan’ın dini hassasiyetleri abdest alırken
ayaklara giyilen takunya üzerinden malum çevreler tarafından alaya alınarak
konu edilmişti.
İsmet Gürbüz Civelek 2003’de,
Necmettin Erbakan’da 2011’de vefat ettiler. Hayatta olan Tansu Çiller ise
siyaseten var olduğunu hatırlatmaya çalışıyor!
BİRLEŞİN YA DA ÖLÜN…
O ki, bugün koalisyondan, birlik ve
beraberlikten söz eyledik!
Ben diyeyim “Dünya şeytanı”, siz söyleyin “dünya
lideri”, Amerika nasıl “Amerika
Birleşik Devletleri” oldu? Ona bakalım.
Ege Üniversitesi’nde gazetecilik
eğitimi alırken Dünya Basını konusunda şu ibareyi kayıtlardan okumuştuk:
“Amerikan iç savaşı, Benjamin Franklin, Pensilvania Gazete’de
yayınlanan “Birleşin ya da ölün” başlıkla makalesi ile sona ermeye
başlamıştır.”
Yani bugün bizde Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesi ile
tarif edilecek Türk Milliyetçiliği’nden toplum uzaklaşırken, Amerikan
Milliyetçiliği’ni de azami seviyeye taşıyan düşünce o yıllardaki birlikte olma
şekliyle başlamıştır.