Bugün, bundan bir asır önce; “Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün, savaş halinde bile yeryüzünden demokrasi adına vazgeçilemeyecek en geçerlisi olan parlamenter sistem için Kamutay’ın, yani parlamentonun, dahası  Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulup, açılmasına önderlik ettiği gündür.

Hem de; “Milletin irade ve emeline uymayanların talihi hüsrandır, izmihlâldir”i de üstüne basa basa söyleyerek.

*

Bugün aynı zamanda bundan 42 yıl önce sayfalarını Atatürk’ün, “Basın milletin müşterek sesidir” işaretine uyarak sayfalarını herkese ve her kesime açarak, Trabzon merkezli yayın hayatına başlayan Karadeniz Gazetesi’nin de 42’inci kuruluş yıldönümü.

Hem de aralıksız olarak, suya atılan bir taşın önce kendi etrafında halka yapması gibi; “Trabzon, Karadeniz ve Türkiye” çerçeveli ve de tarafsız ama Türkiye Cumhuriyetli taraflı yayın politikasını, “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” anlayışı ile sürdüren Karadeniz Gazetesi’nin gurur günüdür.

*

O ki millet iradesinden dem vurduk; parlamento için kıssadan hisse:

Kamutay’ın geçmişten, parlamentonun bugününe,  varılan yeri işaretlemek adına bizatihi şahitlik ettiğimiz bir anı:

1980 öncesi Adalet Partisi’nin renkli isimlerinden, ilkokul mezunu dahi olmayan ve de 2001’de ahirete intikal etmiş olan Elazığ Milletvekili Ali Rıza Septioğlu ile ilgili bu hatıram:

Sanırım 1993 yılı idi.

Anadolu Kulüpte bir dönem Anadolu Ajansı’nda bizlere Genel Müdürlük de yapmış olan ve ailesi aslen Sürmeneli olup, doğum yeri ise Bayburt olan ve 2009 da aramızdan ayrılan gazeteci-yazar Hüsamettin Çelebi’yi Ankara Anadolu Kulüp de ziyarete gitmiştim.

Ziyaret sırasında masadaki  Ali Rıza Septioğlu ile yaptığımız sohbet sırasında, “Dünkü Kamutay ile bugünkü Parlamento” diyerek kullandığı şu ifadeyi, “istisnalar kaideyi bozmaz” diyerek yorumsuz paylaşıyorum:

-“Yeğenim; biz milletvekili olur para harcardık. Bunlar para kazanmak için milletvekili oluyor.”

Hâkimiyet kimin?

Külli irade ile cüzi iradeyi ayrıştırmayı beceremeyenler için, “Hâkimiyet Allah’ındır.”

Çünkü, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir”i, Atatürk’ün cüzi irade adına dillendirdiğini anlamayanlar, benim gibi yarım asırlık yaşa sahip olanların da hatırlayacağı gibi, “Hâkimiyet Allah’ındır” ibaresini bir zamanlar slogan haline getirmişler idi...

Ama, hakimiyet için o günlerde, “Allah’ındır” diyenler, bugünler de cüzi iradenin mecrasında doğrusunu söylüyor, “Milletindir” diyorlar.

Ancak, doğrularla gerçeklerin bir türlü örtüşmediği ülkede,  millet hâkimiyetinin en önemli aracı olan seçimli siyasette durum ne halde olduğunu sanırım duymuyor, görmüyor, anlamıyorlar!

İktidarından muhalefetine, siyasi partilerde bir genel başkan sultası, lider hegemonya hâkimiyeti söz konusu.

*

23 Nisan 2012 de, yani bundan 8 yıl öncesi bu sütunlarda yer alan yazının bir bölümü. Dün böyle idi. Bugün nasıl?

Demokrasinin kitabına uygun bir ilerleme mi kaydedildi?

Ne gezer! İlerlemeyi bıraktık, fersah fersah gerilemese idi hiç değilse!