SON DAKİKA
SON DAKİKA


Nasıl yazmayayım?
21.05.2020

Öyle şeyler yaşanıyor, öylesine garabetler galebe çalıyor ki, rahmetli meslektaşımız, ağabeyimiz Orhan Kaynar’ın köşesinin ismi ile; “Gel de Yazma” mı dersin!

Ya da şairin sözü ile; “Senin için yazmazsam iki satır, bir haksızlık, bir yalnızlık hissederim” mi?

Yetmedi mi?

O zaman al sana “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” Hadisi!

O da mı yetmedi?

Cenab-ı Allah, Kura-ı Kerim’de buyuruyor:

"Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini hiç sevmez. Ancak söyleyen zulme uğramışsa o başka. Allah her şeyi hakkıyla işitir ve görür." (Nisa, 4/148)

*

O zaman ne yapacağız?

Nereden başlayacağız?

Hangi pencereden bakacağız?

*

Benim bildiğim sıralama, “önce Allah, sonra Sünnet, sonra İcma, yetmedi Kıyas!”

Yani, kendini ümmet sayanların zamanımızda yaptıklarının tam tersi!

Tabii, din adına kendini bırakın ulema sınıfının başına geçirmeyi, şıh, şeyh olarak nerede ise şirke bulaşacak kadar fetva vermeye kalkanlara sorarsan, onlar apayrı der! “Önce benden” diyerek başlar!

*

Soracaksınız ki; “Zaten öyle olmuyor mu?”

Hemen hemen herkes, her işte kendi penceresi kime açık ise!

O çerçeveden baktığında kimi görüyor ise!

Yetmedi; kulağına kim üflüyor ise!

“Aklını kim çeliyor ise” de diyeceğim ama, Cenab-ı Allah hesap kitap günü geldiğinde  “Aklını kim çeldi?” diye sormayacak ki?

“Ben seni insan diye yarattım, akıl ile donattım, sonra kendime kul saydım. Yetmedi kullan diye irade verdim. Rehberin olsun diye eline Kitap’ı tutuşturdum. Sen bunların hangisine layık, hak eder biri oldun?” diye soracağını açık ve seçik bir şekilde gönderdiği Kitap’ta o kadar sık buyuruyor ki!

*

Şimdi, işi güç olmayıp da, vakti de çok bulunmasına rağmen, tüm tarifleri körün fili tuttuğu yere göre yapanlardan bazıları yanlışlıkla yazdıklarımızı okuyor olabilir de, “Yeter sadede gel” diye celâllenebilirler!

*

Hadi onlar da “Allah’ın kulu” diyerek anlaşılabilsin hesabıyla, şu hoşgörü ayında sivrisinek vızıltısında saz çalalım!

Çalmaya başlayınca da, önceki akşam dini içerikli filmdeki; “Namaz, kalıbı ve kalbi bir yerde olarak kılınırsa namazdır” sözlerini hatırladım!

*

Sonra; futbolda geri kalan maçların oynanması kesinleşmeye başlayınca, hemen koronavirüse yakalanan futbolcu ve teknik adamların bulundukları ben diyeyim “statü”, siz söyleyin “sıralama” kafama dank etti!

*

Dank edince de, Trabzon Belediyesi’nde bir zaman birilerine davullu muhalefet yaptığı için seçimden sonra iş başı yaptırılana, karşı taraf gelince “Davulla gelen, zurna ile gider” diyerek yol verdiğini nasıl hatırlamayayım? Hatırlayıp da ekip oluşturma hesabında liyakati önde tutan birinin önüne, siyasi kimliğin geçer akçe gibi konulmasına nasıl kafa yormayayım?

*

Ve de, Allah’a kulluk yapabilmek için bile istiklâle muhtaç olan insan oğlunun gönlüne ve aklına Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak, hürriyet, özgürlük meşalesi yaktığını nasıl hatırlatmayayım?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap