Genede bir gün kesmeyince, hafta da bir günlüğüne de olsa, “bir adama kırk gün deli derseniz deli olur” babından adeta zevk verir (!) hale gelen dertlerden az da olsa kurtulmak için pazarları “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” diyerek fıkralarla, darb-ı meselelerle geçiştirelim mi? Yola da rahmetli Abdürrahim Karakoç’un; “Türklüğe düşmandı, hep kin güderdi, Yahudiye yaltakçılık ederdi, Hristiyan ile yola giderdi, Ermeniyi Kürt sayardı bu deyyus” dediklerinin kimler olduğunu düşünerek çıkalım mı?

*

Çıkalım çıkmasına da ünlü İngiliz Devlet adamı Churchille’nin, “Neden politikaya atıldınız” sorusuna "Eşekliğimden" diye cevap vermesini unutmayalım. Dahası; "Peki öyleyse neden çekilmiyorsunuz?" diye de sorulunca da "Söyledim ya, eşekliğimden diye inadımdan çekilmiyorum" diye ısrarla verdiği cevap da yakın bir yerlerde birilerini size hatırlatıyordur herhalde!

*

Gelin Ortadoğu hesabı üzerinden savaşların oyuncak haline getirildiği günümüzde gerçekleri görmenin, doğruyu söylemenin ne menem bir iş olduğunu da Doğrucu Davut kıssasından anlayalım: Padişahın birinin Doğrucu Davut adında bir veziri var imiş... Padişah bir gün savaş hazırlıkları yaparken sormuş; “Davut ne dersin, bu savaşı kazanabilir miyiz?”

Doğrucu Davut bakmış bu işin sonu iyi görünmüyor;

“Padişahım gelin bu savaştan vazgeçin, şu şu sebeplerden dolayı kaybederiz.” Padişah bu ya, “Bre Davut sen nasıl benim irademe karşı gelirsin... Atın derhal zindana” demiş...

Padişah savaşa gitmiş ve kaybetmiş, ama Davut hala zindanda... Aradan altı ay geçmiş, yine bir savaş durumu olmuş... “çağırın şu Davut'u soralım bakalım bu defa ne diyecek” demiş...

Davut huzura gelince, padişah; “Söyle bakalım

Davut yine bir savaş durumu var, bu defa ne diyeceksin?”

Davut savaşla ilgili şartları şöyle bir gözden geçirmiş ve “Padişahım siz en iyisi beni zindana geri gönderin” demiş...

*

Eeee; hesabı kitabı “kıssadan hisse” üzerine yapıp da Ziya Paşa’yı yâd etmeden geçmek olur mu? Olmaz! Ziya Paşa yıllar öncesinde diyor ki:

-"Derde uğrar kim sadâkat etse elbet Devlet'e, İstikâmet mahz-ı cinnettir, bu mülk-ü millete." Ziya Paşa demek istiyor ki: “Her kim devlete doğrulukla bağlılık gösterirse, hizmet ederse, onun başı derde girer. Bu devlete ve millete karşı doğru hareket etmek, halis cinnettir, yani düpedüz deliliktir.”

* 

Oldu olacak bugünü, üç beş kelime ile onlarca satırı anlatabilen Necip Fazıl’dan iki dize ile kapatalım: “Var olan yoklukların ömrünü sürüyorum! Aşklar bomboş kuruntu, hürriyetler esaret!”