Söz konusu kitap olunca en fazla aklıma geldiği için
satırlara da fazlasıı sirayet ettirdiğim darb-ı mesel şudur:
“Medeniyetin değişmeyen iki ölçüsü okumak ve dinlemektir.”
Okumak için de yazanın, ille de bunu kitap halinde vücuda
bir getirenin olması da zarurettir.
Öyle ya; kitaplar “okus pokus” yapılarak değil, yazılarak
inşa edilebiliyorlar. İşte bu inşa söz konusu olunca da, inşaatı iyi yapanın
bina sağlamlığı kadar, kitabı iyi yazanın da evsâfı önemli hale geliyor.
Geçen hafta sonu “Bir insanın, ille de topluma mal
olmuşların hayatını artısı-eksisi, iyisi-kötüsü, günahı-sevabı ele almayı bütün
halinde değil de, başka hesaplar uğruna münferit olaylar üzerinden irdelemek doğruya
hizmet değildir” dercesine bir kitap tutuşturuldu.
“Bu ikincisi” denilerek tutuşturulan kitap “Biçare HAMİD”
idi. Yani Osmanlı İmparatorluğu’nu, en zor ve son dönemlerinde tam tamına 33
yıl Padişah olarak idare eden Sultan Abdülhamit.
Daha doğrusu iki kitap tutuşturuldu. İlki olan “Atası Türk
ATATÜRK” de…
Yazanları kim? Şükrü Kuleyin
“Trabzon, Türkiye’nin T’sidir” inancını ana karnından bile
1961’de çıkarak, 61’e ulan tutkusunu daha ilk günden kayıt altına aldırması
yetmezmiş gibi, “Kimliğimizdir” dedirtecek kadar Trabzonspor ile hayatını
özdeşleştirmiş ortada duran bir has adam.
“Ortada duran” dedik isek, “Her konuda, herkesi yeşil ışık
yakan, her yanı oynayan” birileri, hatta çokları gibi sanmayın!
O’nun orta dediği; “Atatürk ilke ve inkilâplarına bağlı Türk
Milliyetçisiyim” diye net ve şaşmaz bir şekilde ana gibi, Anadolu gibi tarif
etti tek merkezden başka bir şey değildir.
Ana rahminden çıkıp, “Topraktan geldiniz, oraya
döneceksiniz” emrini yerine getirdiğimiz yaşam denilen süreci; “Bu hayatta yaşamıyoruz,
sadece geçiriyoruz” inancı ile “mezar taşındaki kısa bir çizgi” denilebilecek
sürede tamamladığımızı unutmamayı öneren bir Adem Oğlu…
Hiç uzatmaya, evelemeye gerek yok!
Adem oğlu Şükrü Kuleyin’in, “Kendinize eleştirilerek kötülük etmeye sebep olmak istiyorsanız kitap yazın” gerçeğini, “Her ne olursa olsun, zararlısı yoktur” diyerek öncelikle “Bir millete ruh veren Adam” diye tariflediği Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, sonra da “Bir imparatorluğu 33 yıl idare etmekten bahsediyoruz. Hem de dünyanın kazan olup fokur fokur kaynadığı bir dönemde. Bu adamın hayatında onu evliya ilan edecek halleri de, zalim sayacak uygulamaları da bol bol bulursunuz” dediği Sultan ABDÜLHAMİD’i mutlaka okuyun.