Dün;
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun,
çokça konuşulacak istifa sürecine nereden bakacağız?” diye sorarak sıcağı sıcağına bazı cevaplar aramış,
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın”ın; “Birlik
ve beraberliğimize kimse balta vuramayacaktır” açıklaması ile kimleri kast
ettiğine kafa yormuştuk.
Dahası, devleti idare
etme, milleti yönetme makamında bulunanların hele hele söz konusu “birlik ve beraberlik” olduğunda,
bırakın ima etmeyi, üstü kapalıya bile tenezzül etmeden net ifadeler kullanması
gerektiğine inandığımızı bir kere daha belirtelim.
Sonra da Sayın Soylu’nun
istifasına tuz biber olduğu belirtilen 2 saat öncesinden yapılan sokağa çıkma
yasağının bu kez “Sütten ağzı yanan
yoğurdu üfleyerek yer” misali Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 5 gün
öncesinden ilan edilmesinin doğruluğuna dikkat çekelim.
Ama illa da, halkın sabır
ve sebat etmeyi, devlete itaatte bulunmayı, yetinmeyi ve katlanmayı artık
öğrenmesi, bilmesi ve Allah’ın verdiği “külli
iradeyi” de kullanarak sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğinin de
altını çizelim.
Sonra tekrar Süleyman
Soylu’ya dönelim. Ama artık istifasına değil de (yani geçmişe), geleceğe ait
kısmına dönelim.
Dönmeden önce de 15 Temmuz
2016’daki “devlete ve millete ihanet
hareketinin” hemen sonrasında Sayın Soylu’nun katıldığı bir televizyon
programında söyleyip, bizim de dinlediklerimiz üzerinden yaptığı yorumları bu
sütunlarda, 2 gün sonra 18 Temmuz 2016’da “Şeytanın
adresi; tek Süleyman Soylu’dan” başlığı atarak kaleme aldıklarımızın bir
kısmına göz atalım.
*
“Tüm bu darbelerin arkasında Amerika vardır.”
Trabzonlu, Trabzon
Milletvekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, ama kendi tanımıyla “Sadece bu vatanın bir evladı” olan
Süleyman Soylu aynen böyle dedi.
Evirmedi-kıvırmadı!
Evelemedi-gevelemedi!
*
Soruları yönelten
Habertürk TV spikeri afallasa da, Sayın Soylu, “Dahası var” diyerek devam etti:
-“Türkiye’deki bütün bu oyunların terörün, Suriye’nin,
Irak’ta olup bitenlerin, bugün olup bitenlerin arkasında Amerika’nın kendi
hevesleri var.”
Söz konusu can acıtan,
kanatan gerçek olunca, kimisine şahitlik yapmış, kimisini atasından babasından
dinlemiş, kimilerini tarihin kayıtlarından tetkik etmiş, yine kendi tarifiyle “Aklımla dalga geçmeyen bir adamım”
diyen Süleyman Soylu’nun detaya gerek duymayan şu tespitleri de doğru değil mi?
-“1960 ihtilâlinin arkasında kim vardı? 1980’de kim
vardı? Bugünün arkasında kim var? Fethullah Gülen’in teslim etmediği sürece
Amerika var.”
*
Aynen böyle demişti Sayın
Soylu.
Hem de yanı başında ağzına,
kimisi korkudan, kimisi ABD ile bağlantılarına “halel” gelir hesabı ile sünger çekmiş onlarca, yüzlerce etkili ve
yetkili bulunurken! Ki bu zat-ı sungurların hemen hemen tamamı, ortalık
düzelince Amerika’yı yerden yere vuracak kadar cesaretlenmişlerdi ya!
“O da ayrı bir konu” mu desem, garabet mi? Bilmiyorum!
Neyse dönelim konunun
geleceğe matuf kısmına ait olanlarına:
*
Birincisi;
Sayın Soylu’nun İçişleri Bakanlığı’nı üstlenmesiyle, gerçek manada yapılmaya
başlanan terörle mücadelede elde edilen başarı ve fersah fersah alınan yol, bu
dönüşle aynı mukavemet ve azimle devam edecektir.
Ki, bakan oluşunun
üzerinden 6 ay geçtikten sonra Güneydoğu illerine kapsayan 5 günlük bir gezi
sırasında, asker ve polisin kendilerini “arkalarında
her koşulda nasıl kaya gibi duran bir adam” gördükleri için kendilerini “sağlam hissettiklerini” bizatihi kendim duydum.
*
İkincisi, Süleyman Soylu’nun geleceği için önceki gün, belki de ben diyeyim “kırılma”, siz söyleyin “dönüm” noktasıdır. O noktada Sayın
Soylu’nun “Türk Tipi Siyaset” olarak
adlandırdığımız süreçte siyasi hayatımızda çok daha etkin bir şekilde söz
sahibi olacağıdır. Ama öyle, ama böyle!
“Geçmiş geçmiştir. Gelecek gelecektir” babından hareket edip, geride kalanları irdeleyerek
önümüze bakacak olursak, Süleyman Soylu halk nezdinde itimat edilen ve itibar
gören, buradan gelen güçle de siyasette gelecekte eli güçlenen bir isim haline
gelmektedir.
Bu güçlenmenin ne zaman,
nasıl ve nereye kadar varacağına “akşamdan
sabaha değişimlerin yaşandığı” Türk tipi siyasette şimdilik net bir cevap
verebilmek mümkün olmasa da, işler böyle giderse; “görünen köy kılavuz istemez” derbi meselini anlayabilenler için
tahmin biraz daha kolay olacaktır.
Ezcümle, bugünkü görünen
hali ile Süleyman Soylu ismi geleceğin siyaseti ile devlet hayatında daha üstte
bir yer bulacaktır.
Bu yer neresi olur? Ya da olacaktır? Bekleyip göreceğiz.