İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu’nun, çokça konuşulacak istifa sürecine nereden bakacağız?
Sadece
Türkiye’nin değil dünyanın korona ile kavrulduğu bir süreçte, öyle veya böyle,
eksik veya fazla 2 günlüğüne 31 ilde yaşayan 63 milyon kişi için geçerli olan
sokağa çıkma yasağı belli ki istifanın “tuzu
biberi” olmuştur!
“Başlangıçta kısıtlı saatlerde de olsa ortaya
çıkan görüntüler, mükemmel yönetilen bu süreçle uyuşmadı.
Yaşadığım onca tecrübe, sorumluluk kısmı
üzerimizde olan bu olayda, böyle görüntülere yol açmamalıydı” diyerek istifasını açıklayan
zor dönemlerin kolay kolay yılmayan adamı Süleyman Soylu’ya:
2 saat
sokağa atlamayarak,
2 gün
sabır edemeyerek,
2 paket
sigara içmeyerek,
2 lokma
daha az ekmek yiyerek,
2 kola
içmeyerek katkı sağlayamadık.
Hem de
Süleyman Soylu’ya “Herkes için elzem
olan” işleri yapmaya kalktığı kritik bir süreçte.
Diyeceksiniz
ki; “Ne bekliyordun ki?”
Sabır,
sebat ve tahammülün ne olduğunu unutan!
Aklı ile
değil duyguları ile hareket eden!
Tedbiri
almadan, tevekküle sarılan!
Doğru
ile yanlışı ayrıt etmede zorlanıp, millet olmaktan çıkıp yığın haline
gelenlerden ne bekliyordun ki?
Siz de
haklısınız!
Süleyman
Soylu istifa etti etmesine de, son söz söylenmediği için “…görevimden ayrılıyorum” ibaresi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından
kabul görmedi.
Ancak,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resmi tercihi İletişim Başkanlığı tarafından; “Sayın
Bakanımız istifa talebini Sayın Cumhurbaşkanımıza sunmuş, Cumhurbaşkanımız bu
talebi uygun bulmadığını kendisine ifade etmiştir. İçişleri Bakanımızın
istifası kabul edilmemiştir, kendisi görevine devam edecektir" diye açıklanmadan önce sözcü İbrahim
Kalın’ın Twitter hesabı üzerinden yaptığı şöyle bir yayın kamuoyuna yansıdı:
"Cumhurbaşkanımız, İçişleri Bakanımızın istifasını kabul etmemiştir,
kendisi görevine devam edecektir. Birlik ve beraberliğimize kimse balta
vuramayacaktır."
Al sana, kime, ya da kimlere sallandığı net olarak
belli olmayan balta ifadesi!
Sayın Kalın’ın “Balta
vuramayacaklar” diyerek kast ettikleri kimlerdir?
Sokağa çıkma yasağının ilan ediliş şeklini ve
yaşananları doğru bulmayan Bilim Kurulu Üyelerinin büyük kısmı mı?
Yoksa, Soylu’nun her daim istifasını talep eden Ana
Muhalefet mi?
Ya da biraz da şeytanın avukatlığına soyunarak
soralım; istifa ibaresini kullanmadan, “görevimden
ayrılıyorum” diye açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun
bizatihi kendisi mi?
Hangisi?
Onun için; Sayın İbrahim Kalın’ın, “balta vuramayacaklar” diyerek kimleri işaret etmek istediği net
olarak anlaşılamamıştır.
Oysa bu gibi yüksek yerlerden gelen açıklamaların
kafalarda soru işareti bırakmadan net bir şekilde yapılması gerekmez mi?
Haa denilebilir ki; “Süleyman Soylu için böyle bir niyetten zaten söz edilemez. Kimleri
kast ettiği bellidir.”
İyi de, niyeti bilmek, ya da anlamak kul işi değildir
ki?
Ezcümle, biz de İbrahim Kalın’ın samimiyeti ve
sadakatinden şüphe etmiyoruz. O ayrı bir şey…
Ama bir gerçeği çok iyi biliyoruz.
O da, bu gibi yerde ve hallerde, doğruları uygun
kelimelerle ifade etmek gerekir. Aksi takdirde “yanlış tartı ile doğru mal satmaya çalışanlar” gibi olunur.