SON DAKİKA
SON DAKİKA


''Gitsinler'', ''Keresteler'', ''Katledilsinler''…
17.03.2022

“Rusya'ya, Ukrayna'yı işgaliyle birlikte tüm dünyadan yaptırım yağmaya devam ediyor. Dünya çapındaki birçok büyük şirket ülkeden çekilirken hükümetler de ağır ekonomik tedbirlerle Rusya'yı çökertmeye ve durdurmaya çalışıyor.”

En ağırı; “Facebook ve Instagram, nefret söylemi politikasında geçici bir değişiklik yapıyor ve Putin'in ölümünü isteyen ve Ukraynalı sivillere uygulanan şiddeti belirten gönderilere izin veriyor.”

Yaptırımlar ne kadar başarılı olur bilinmez ama Rusya’nın ve Putin’in tarihin hafızasında Hitler’den sonra en fazla nefret söylemleriyle anılacağı ortada. Barış ortamı sağlansa dahi bu nefret söylemlerinin dünyada yarattığı algı Rusya’yı yıllarca yargılayacak, savaşa onay vermeyen Ruslar bile katil suçlamasına maruz kalacaklardır.

Dolayısıyla bizlerinde sosyal ve siyasal alanlarda kullandığımız nefret dilinin yaratacağı tahribatı ve de ülkemizde yaratacağı ayrıştırmayı bilmesi gerekiyor.

Son zamanlarda sosyal medyanın ve siyasetçilerin kendilerini ifade etme şekillerinde hep bir nefret söylemi var.

Siyasetçilerin küfürlü konuşmalarına tanık oluyorduk da, bu denli nefret dili kullanmaları kabul edilir bir şey değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yurtdışına gitmek zorunda kalan veya özel sektöre geçen hekimler için "Gidiyorlarsa gitsinler" şeklindeki sözleri toplumda, özellikle hekimlerimizde derin yaralar açtığı gibi,

 İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, sözde kadınları yüceltme adına erkeklere, “kereste adamlar” diye hitap etmesi de, ayrıştırma ve cinsiyetçi dil olarak topluma kötü mesajlar içeriyordu.

Tıpkı şarkıcı Yıldız Tilbe'nin “Saldıran hayvanlar katledilsin…” söylemindeki şiddet dili gibi.

Maalesef hepsinin dilinde, karşı taraf hedef gösteriliyor. Hepsi şiddet, ayırımcılık ve cinsiyetçilik içeriyor.

Bu konuşma şekli, kişi ya da gruba karşı önyargı oluşmasına, hedefin düşmanlaştırılmasına ve nefret duygularının büyümesine sebep olurken, toplumun omuzlarına da ağır yükler bindiriyor.

Öyle ki, bu düşmanlıklar, karşıdakine zarar verecek noktaya hatta fiziksel şiddete kadar da gidebiliyor.

Ülkemizde ki derin ayrışmalar ve fikri çatışmalar bu söylemler neticesinde ortaya çıkıyor. Toplumun ortak değerleri yine bu tür söylemlerin açtığı yaralarla zarar görüyor. 

Nefret duygusunun hâkim olduğu toplumlarda bir arada yaşama, eşitlik ve farklılıklara saygı duyma kültüründen söz edilemez.

Siyasi partilerin ve medyanın kendilerini var etme biçimlerinden birisi olarak kullandıkları nefret söylemlerinin o alanda sınırlı kalmayacağını, toplum duygusuna yerleştiğini, toplumu böldüğünü, tamiri zor sonuçlar doğuracağını bilmeleri gerekir.

Son yıllarda ülkemizde şiddet olaylarının artarak devam ettiğini de dikkate alırsak, toplum önderlerinin daha özenli dil kullanması sorumluluklarının bir gereği olmalıdır.

“Diliniz düşüncenizden önce hareket etmesin.”

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap