Yokluğu, içten içe insanları yalnızlaştıran, toplumda, iyi
ve güzel ne varsa paylaşım kültürünü ortadan kaldıran, siyaseti etkisiz hale
getiren bir duygudur güven(sizlik)...
Kültürel birçok değerimizin yok olması gibi, güven
duygusu da, ciddi bir toplumsal sorun olarak karşımızda duruyor.
En fazla yaşanması ve yaşatılması gereken siyaset alanında
bile, bir güven paylaşımından söz edemez hale geldik. “Aldatmalar, yolda bırakmalar, yalan, dolan” siyaset alanında çokça
yaşanan ve sıradan olaylar oluyor artık!
Belki de bu yüzden, uzun zamandır büyük toplum
hareketlerine, yeni toplum öncülerine ve birlik resimlerine rastlayamıyoruz...
(Unutmayalım; en büyük toplum hareketleri, güven duyulan siyasilerin
öncülüğünde başlar ve yaşanır...)
Siyaset güven işidir.
Halka hizmet etmek ve yönetmeye talip olmak iddiasıyla
siyaset yapanların önce güvenmek ve güvenilir olmak duygusunun önemini
kavramaları, yaşamlarını da bu gerçeğe göre şekillendirmeleri gerekir. Ümit
verdikten sonra, vazgeçenler... Beraber
yola çıktıklarını yolda bırakanlar... yetimin öksüzün hakkını çalanlar...
haksız kazanç elde edenler, siyasetin en karanlık ve güvenilmez yüzleri oluyor.
Siyasetçinin, güven vermenin ve güvenilir olmanın, tavır ve
davranışlarını kendi yaşamında geliştirmesi, verdiği sözlerin ve attığı
adımların hesabını iyi yapması gerekir...
Şunu unutmayın ki,
tarih ve adalet, dürüst olmayanları, insanları kandırarak ilerlemeye
çalışanları eninde sonunda ortaya çıkaracaktır.
Siyasette bir başarı umuyorsanız, gerçek anlamda bir güven
ortamını tesis etmeniz, siyasetinizi “insan olmanın güvenilir olmak anlamına
geleceği bilinci üzerine inşa etmeniz gerekir.”
Güven verin kazanın!
Ülkem insanı kavgadan yoruldu. En çok da barışa ihtiyacı
var.
Güven ise, barış ve paylaşım demektir. Bu yüzden siyasi
kimliklere, güven duymak ve inanmak istiyor.
Güven vermeyen bir siyasetçi, istediği kadar parlak
vaatlerde bulunsun, bol sloganlı boy boy renkli resimler versin, bugün kazanmış
gibi görünse de yarın, toplum vicdanında ve gözünde istediği noktaya
gelemeyecektir.
Güven vermeyi, güvenilir olmayı ilkesi haline getirmiş
siyasi hareketler ancak, toplum gönlünde kalıcı olarak yer edinebilir,
insanları peşinden getirebilir. Güven kültürünün sağlandığı ortamlarda ancak,
demokrasiden ve sağlıklı seçimlerden söz edilebilir. Güven veren siyasetçiler
ancak, seçim sınavını başarıyla geçer, istediği sonucu elde edebilir.
Dolayısıyla ne olursa
olsun inanılan ve güven veren birisi olmak siyasetçinin birincil
ilkesi olmalıdır. Bir güven kaybı ile yaşayacağı itibarsızlık, siyasetinin
sonu demektir..
Sonuç olarak; seçimlere giderken toplumun, güveneceği
siyasilere ve güvenli ortamlara ihtiyacı var. Bunu ortaya koyamamış, toplum
vicdanında aklanmamış ve bir itibarsızlık yaşayan siyasetçilerden beklenen,
insanları daha fazla yormaması ve umut tacirliği yapmamasıdır. Bulundukları yerin selameti adına, siyasete
veda etmesidir.
“Güven, tek
kullanımlıktır.”
Uzatmalar bir işe
yaramaz.