SON DAKİKA
SON DAKİKA


Hangi proje benim yarınım olabilir?
30.12.2019

Bu hafta gündemi çok hızlı yaşadık…

Kamuoyu ve siyaset önce, “Kanal İstanbul” projesine “karşı olanlar ve olmayanlar” diyerek ikiye bölündü… Sonra “yerli otomobil” ile bütünleştik.

 

“Yerli otomobil ve Kanal İstanbul” nedir, ne değildir, yarınlarımıza ne getirir ve gidişatımızı nasıl iyileştirir?  yorumumu şimdilik bırakıyor, projelerin havada kalmamasını, ülke beklentilere cevap vermesini ve bir dünya markası olmasını diliyorum. 

….

Benimse bu hafta gündemimde, İstiklal Marşı'mızın yazarı “bütün zamanların” münevveri Mehmet Akif Ersoy ve onun bugüne ışık olacak mesajları var.

 

Yarınları okuyan, insanı ve bilgiyi öncelik yapan, milli kalkınma için toplumu sürekli uyaran ve de uyanık tutmaya çalışan yanı değil midir? Akif’i, bütün zamanların aydını yapan.

 

Akif’in, “Müslüman milletlerin gelişmesini engelleyen ilk ve en büyük felaket, cehalettir.” diyerek… İşaret ettiği “hem bilgisizlik, hem de dini anlama ve yorumlama konusundaki yanlışlıklarımız bugünün de en önemli sorunu değil mi?

 

Yine Cami cemaatine verdiği hutbelerin birinde Akif, kalplere seslenerek diyor ki,

Her tarafta Müslümanlık cehalet, Müslümanlar sefalet içinde mahvolup gidiyor.

Aman yarabbi. Kur’an ne söylüyor biz ne anlıyoruz.

Biz cehaletimiz yüzünden dinimizi bu hale getirdik, din de bizi bu hale getirdi.”

Peki, onu anlayabildik mi? Hayır!

 

Bilgiye istediğimiz an ulaşabilme özgürlüğüne sahipken, diplomalarımız çeşit çeşit duvarlarda asılıyken, neden hala cehalet belasından bahsediyoruz? Demek ki mesele sadece bilmek değil. 

Mesele; insanımızın kendini bilmesi, din adamlarının, toplum önderlerinin ve siyaset yapanların güvenirliği ve ahlakı, toplumun kimliğinin idrakinde olması.

 

Keşke Akif’in uyarıları doğrultusunda çözümler üretebilsek. Keşke kendimizi tanımak için Akif’in bize tuttuğu aynaya bakmak gibi bir idrake sahip olabilsek.

Keşke toplum olarak Akif yüreğine sahip, “erdemli, ahlâklı, inançlı, mücadeleci” doğruların insanı olabilmeyi ilke edinebilsek… 

Toplumun bağışıklık sistemini oluşturan “inancımız, eğitim kurumlarımız, tarih bilincimiz ve dilimiz” yara almış, kimliksiz kuru kalabalığa dönüşmüşüz.

 

Bizi biz olmaktan çıkaran cehaleti, ne kanallar ne arabalar önleyebilir.

 

Mevcut düzeni iyileştirecek adil ve ahlaklı insanları yetiştirecek eğitim ve inanç sistemini kuramadıktan sonra,

Milli bilinci uyanık, Hak ve hakikati yüreğinde taşıyan nesiller yetiştiremedikten sonra,  iktisadi gelişmenin temeli olan toplumsal barışı sağlayamadıktan sonra, hangi proje benim yarınım olabilir ki?

                                                                                                 

 Sonuç; Bir ülkenin kalkınmasındaki en önemli bileşen insan varlığı ve eğitimidir. Ülke kaynakları, insanının bilgileri, becerileri, zihniyeti ve tutumları ile değerlenebilir ancak. Kalkınmanın öznesi olan insanın rolünü göz ardı eden herhangi bir kalkınma girişiminin, iyi dilek olarak kalması ve başarısızlığa uğraması kaçınılmazdır.

 

Öyleyse cehalet denilen yüz karasından… Kurtulmaya azmetmeli baştanbaşa millet.”

“Çünkü milletlerin ikbâli için evladım,  Marifet, bir de fazilet.. iki kudret lazım…”

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap